15.04.2025
İstanbul
Maltepe milli mukavemet buluşması, görmeyen veya görmek istemeyen gözlere bile,
artık seçim vaktinin geldiğini gösterdi. Mansur Yavaş’ın konuşması, İmamoğlu
ile de bütünleşerek, Maltepe’yi dolduran milyonların kalbini daha da güçlü
çarptırırken, esasen bahar yeşilliğinin sardığı umutlarına, artık çiçek
açtırıyordu. Bizde bunlar olurken, Trump’ın Amerika’sı USA adını değiştirerek yeni
bir devlet vizyonu mu denemeye kalkıyor acaba?
Yoksa Trump Eyaletlerin bazılarıyla anlaşıp diğerlerini, parayı verene babalar gibi satmayı mı düşünüyor? Ya da hepsini Hollywood gibi Çin’e pazarlayıp sonuçta ÇİN sömürgesi mi olmayı hesaplıyor? Hani hiçte fena olmaz, en azından uzun asırlar boyunca Atom harpsiz bir Dünya oluşturulurken, salt bilime odaklanıp daha hızlı da evirilerek, belki de komşu galaksilerle daha kısa zamanda akrabalıklar kurulabilir.
Ne
ki insan gibi insan olmanın esası olan hak, hukuk, adalet gibi ahlak ilkelerini,
kendi bünyesinde toplayan ve erdem denen Kut’un, ta kendisi olan Türk
töremizden asla; ama asla ayrılmayalım. Çünkü binlerce yıllık Türkleri yenemeyeceklerini
tarihleri boyunca iyice öğrenmiş olanlar, onları yenebilmek için ayrıştırmak
zorunda olduklarını da iyi bellemişlerdi. Peki kimdir bunlar, menfaatlerini ve
karaktersiz, ben merkezli ihtiraslarını her şeyin üstünde tutan dış ve bizatihen
de kapitalist emperyalist kaynaklardır.
Kapitalist
yoksa, siyasetçi, o da yoksa emperyalist asla olunamaz, dolayısıyla da bütün bu
öğeler birbirleriyle bütünleşen bir zincirin halkalarıdırlar. Türk tarihini ise
araştırdığınızda yıkılan Türk İmparatorluklarının salt ayrışım nedeniyle
yıkıldığını; ama bağımlılığa asla tahammülü olmayan Türk Töresi nedeniyle de
yıkılanların yerine ve bitişiğine hatta, yıkanları bile kendilerine eşit
haklarla vatandaş yaparak yaşattıkları, daha güçlü İmparatorlukları neden kurmuş
olduklarını da kolayca anlayacaklardır.
Çünkü
Türk olmak bir ayrıcalık ve bütün insanlık içinse bir Kut’tur. İşte rahmetli
Atatürk’ümüz bu gerçeği, bugün yaşayan bizlerden çok daha önce öğrenmiş bir Liderdi.
Neyse gelecek, geleceği beklesin de biz bugünlerimizi henüz halledemedik hala.
Bağlamında “AB’ye gireceğiz” diyen Erdoğan’a bir anımsatma yapmak gerekirse; hem
hak, hukuk ve adalet sahibi Demokratlardan, tırnak içi taleplerde bulunacaksın
hem de AB vizyonu ve misyonu karşıtı anti yasal ve anti demokratik
uygulamalarla kendi yoluna gideceksin. Gülerler adama sonra, sakın koca Türkiye’yi
bu kukla tiyatrosunda bir kukla yapmayı aklınızdan bile geçirmeyin.
Milyonerleri
hızla artan kapitalistlerine rağmen, normal yurttaş çoğunluğu gittikçe fakirleşen
USA toplumunu, uluslararası ticaret arenasında uygulayacağı karşı vergi
bombalarıyla, yine zenginleştirmeye çalışan Trump’ın sallamalarına, genel modaya
uyan Putin, her vesilede gülücüklü resimler verirken, esasen neler düşündüğünü de
konuşmadan bile seslendiriyordu. Oysa bizim gündemde, dünün Bastil Hapishanesinin
bugün bizim Silivri olup olmadığı tartışılıyor hala.
Kural
dışı siyaseti artık yaşam nedeni yapmış olan tek adam iktidarına verilen CHP eğitimleri
çerçevesinde yapılan olağanüstü Kurultayda, beklendiği gibi yine Lider seçilen Özgür
Özel’i, bilhassa, birincisi, dur durak bilmeyen çalışkan Liderlik aktivitesi,
ikincisi de milli birliğin temeline, yeni ve sağlam bir fundament daha eklemesi
nedeniyle, iki defa kutluyorum. Beraberinde, Muhterem Kılıçdaroğlu’nun etik tutumu
ve adaylık ihtirası göstermeyen manevi liderliğiyle, Senatörce ağabeyliğinin,
Partisine ve bütün ülkeye tam da bu menhus günlerde, çok daha yararlı olacağı tensibinden
dolayı da kutluyorum.
Ne
var ki, Özgür Özel ikinci defa tekrar seçilmiş ve milli direniş da bozulmamış
oldu, var mı hala buna da bir itirazı olan? TSK’yı sembolik bir duvar resmi gibi
algılayan ve milletiyle de bütün iplerini koparan AKP Hükümeti Lideri, korku
aracı olarak zırhlı araçlarıyla öyle bir polis haftası kutladı ki, bu aslında oligarşik
ve kendisi korku içindeki bir tek adamın düşündürücü; ama yine de trajikomedik(!)
bir gösterisiydi esasen.
Bu
arada Trump müdahalelerinin beni bugün bazı teknik talimatlar da vermeye
zorladığını düşünüyorum. Şöyle ki; bilhassa USA menşeli Microsoft, Adobe,
Oracel vs gibi bazı büyük ve çok uluslu firmaların yazılımları, dünya genelinde
yapay zekâ ile taranıp bir şekilde ücretsiz kullanılanlar tespit edilerek, kullanıcılardan
güncel ücretler talep edilecek ve uymayanların programları kullanılamaz hale
getirilecektir ve bu işlemler de başlamıştır. Demek ki Trump, ilk dünya harbini,
bizatihi hackerlere açmıştır.
Yeni
bir ücretsiz yükleme yapmadan önce, eski uygulamalarınızın hatasız çalıştıklarına
emin olduktan sonra, sisteminizin internet bağlantısını hemen kesip,
sisteminizi bir an önce tamamıyla ikinci bir internet bağlantısı kesilmiş
bilgisayara kopyalayarak ve ücretsiz uygulamalarınızı bu bilgisayarda kullanarak,
sonuç dosyalarınızı da ki, şayet internet üzerinde paylaşmanız gerekiyorsa, ana
bilgisayarınıza kopyalayıp net bağlantısını tekrar aktif etmeniz gerekecektir.
Bunu
yapmaktaki amaç, bahsi olan yazılımların internete bağlanıp güncelleme yapmalarını
engellemektir. Bulut programlarını bile resmi anlaşmanız olmadan kullanmamaya
özen gösterin. Zira buluttan bilgisayarınıza paraşütle inen şirket komandolarının
gazabına uğramanız mümkündür. Şayet kullandığınız böylesi programlar internet
bağlantısı olan bir bilgisayarda depone dahi ediliyor olsalar, başlarına her şey
gelebilir ve virüs tarayıcınız bile çok muhtemeldir ki, yeterli olamayacaktır.
Yani kısaca, günlük çalıştığınız programları taşıyan bilgisayarın WEB
bağlantısı, hep kapalı olsun, tıpkı mobil telefonlarınız gibi.
Sonda ve kaçınılamaz mekân değişiminde ilk
öğreneceğimiz, “her şey” in “hiçbir şey” olduğudur. Diğer tarafa göçen din
simsarı sahtekârlarınsa, bunu nasıl karşılayacakları merak konusudur. Aynı
bağlamda bazı bilim adamları, bilim yoluyla her şeyin kendi içinde zincirleme
hiçleşeceği, kuant kozmosunun bilinciyle, hazırlıklı olacaklardır. Yalnız her şey,
hiçbir şeye dönüşüyorsa, soruların da bir anlamı kalıyor mu o zaman? İşte size
bir beyin jimnastiği fırsatı, bu zor günlerinizde avunun biraz, tansiyonunuza faydası
olur. Yani medyatiklere fazla takılıp sinirlerinizi bozmayın.
Hele
de seçim arifesinde, daha yapıcı düşünebilirsiniz belki. CHP 6 Nisan Kurultayına
hazırlanırken, Erdoğan ve AKP’sinin boş durmayacağını, muhtemel bir Kılıçdaroğlu,
Özel sürtüşmesine balıklama atlayacağını elbette çok iyi biliyor ve bekliyordu.
Yalnız Özel’in AKP cemaatine, zaman kazandırarak uzatmaları oynayacakları
fırsatlar vermemeye özen göstermesi gerekiyor. Mesela ‘Cuntacı’ tensibi aslında
yanlış değil; ama tam da onların ihtiyacı olan işte böyle bir fırsattır. Çünkü AKP
tramvay makasçılarının yanlış raya soktukları yapay hukuk sisteminde, onlara
yasal uzatmalar kazandıracaktır, bu durum da bir an önce yapılması gereken seçim
tarihini, istedikleri düzeyde geciktirecektir haliyle. Ve acilen böylesi
durumlara da önceden tedbir alınmalıdır.
27
Mayıs 1960 aslında, bugünkü tek adam Hükümetinin başlattığı oligarşik durumu
daha o zaman yine USA güdümüyle kurmayı deneyen, yolundan çıkmış DP (salt adı
demokrat olanlar partisi) İktidarına karşı bir askeri ihtilalle, anayasayı
korumak, düzenlemek ve DP döneminde boynunu büken Türkiye Cumhuriyeti’nin,
yeniden başını omuzlarının üstünde dik tutmak amacıyla yapılmıştır. Tabii AKP
içinde bolca bulunan, eski DP artıklarının çocukları ve torunlarının birçoğu,
bunları ya bilmez ya da bilmek istemezler. Tek bildikleri, tohumları bozuk olan
bazı büyüklerinin kendilerine öğrettikleri asosyal, liberal kapitalist
safsatalardır. Zira o askeri dönemde, kurulan geçici bir Hükümetle, ülkenin en
değerli anayasa hukukçularına derhal yönetim devredilerek tarihi reformlar
yapılıp ülke, yeniden olması gerektiği gibi töresel kontrol altına alınarak,
askeri yönetim yeni seçimler yapılmak üzere tekrar sivillere teslim edilmiştir.
Ne
ki bugün bu duruma askeri cunta yaftasıyla bakan tek adamcılar için, aslında bu
tarihin anımsatılması bile, tıkanmış iktidarlarının ömrünü biraz daha
uzatabilmek için kendi yapay hukukları vasıtasıyla yararlanabilecekleri bir
fırsat oluşturmuştur. Asla unutulmasın ki bugün özgür ve özgün bir anayasası
olan tüzel bir Cumhuriyet Devletimiz varsa bunu birilerinin, cuntacılar dediği
o Atatürk’ün askerleri dönemine borçluyuz. Hatta bugünkü menhus durumun mucidi olan
tek adam bile şapkasını önüne koyup, kendi mevcudiyetinin dahi buna bağlı
olduğunu uzun uzun düşünmeli ve anlamaya çalışmalıdır. Bırakın etrafındaki DP artığı
müstevli çocuklarını.
Cunta
aşağı, Cunda yukarı iyi de cuntayı anımsatan ve Erdoğan’a karşı ilk kullanan
Bahçeli değil miydi? Peki nasıl oluyor da böyle bir ikircikli, hala ittifak
ortağı kalabiliyor? Demek ki Erdoğan, ona daha fazla muhtaç haldedir ki onunla
ortaklığını bozamıyor; ama ona güvenmediği için de yeni ortaklar arıyor.
Bahçeli aslında, sıkışmış ortakları kullanma oyununu, hep oynamış ve %10 oy
potansiyeli bile olmayan Partisini dünden, bugüne kadar iştirak ettiği bütün
koalisyonlarda, Hükümet stepnesi yapmayı becererek, başka da hiçbir tutulur yanı
olmadan, milletin sırtına kambur yapmayı hep bilmiştir.
Böylece,
bugün de hala Türk kimliği istismarcılarının tuttuğu bir parti lideri olarak kalabilmiş
ve sonu, ortağıyla birlikte gelen, ‘yat uzan malı götür’, uyumlu asalak yaşamını
biraz daha uzatabilmek için de elbette erken seçime sıcak bakmayacak ve ne
kadar milli(!) olduğunu da bir daha ortaya koyacaktır. Yani siz ‘Bahçeli’ mi
demiştiniz? Hadi canım sizde. Sana gelince Trump! Aç kıçını da yalayalım o
zaman. Ne ki sende oranı açacak yürek de yoktur nasılsa, salt komedyensin
aslında, fazlası değil. Ayrıca uluslararası firmaların da papazlarını bulacaklardır
sendeki kafayla ve bu gidişle yakında.
Yalnız
önce düşün biraz. Zira senin ülkendeki kapitalistlerin inemeyecekleri
fiyatların bile altında ÇİN, ürünlerini daha ucuza, daha bol, hem de ipek
yoluyla satarken ve tüketiciler, USA elması bile alamayacakları fiyatlarla, ÇİN
işi mobil telefonları ve keselerine uygun diğer yüksek katma değerli ürünleri, hem
de çok daha fazla sahiplenmeye devam ederlerse, Çin’in senin USA ürünlerine, gümrük
vergisi bile koymana gerek kalmadan, sen kimin kıçını yalamaya mecbur kalacaksın
o zaman acaba? Çünkü bu konuda da ÇİN ile baş edebilmene asla imkân yoktur. O
halde iyi düşün biraz ki, daha fazla gülünç olma. Antenlerimizi artık içeri
döndürürsek derhal görebiliriz. Ve şayet seçim sandığını getirmemekte ısrar
ederlerse, Özel’in salvoları, tek adam sultasını yerle bir edecekmiş gibi
görünüyor, haberiniz olsun.
Ne
var ki, İmamoğlu’nu evire, çevire ve yapay isnatları uzatarak, içeride
tutmalarının tek nedeni vardır. Ki o da erken seçimi engelleyebilmek için, en
azından İmamoğlu’nu sokaktan çekerek, aktif sokak mitingleri aksiyonunu
bitirmesini sağlamaktır. Şimdilik İmamoğlu’nun sokak görevini de Özel
yüklenmiştir. Bu durumu anlayamamak içinse, beyinlerimizin muhtemelen icrada
olması gerekir. Ve bu ihlali de mümkün olduğundan fazla uzatamayacaklarını
herkesten fazla Erdoğan biliyor, hiç şüpheniz olmasın. Trump, kendisine bu
telkini de ısrarla ve baskı aracı olarak tembihlemiştir nasılsa. Çünkü
Türkiye’nin normal yaşama doğru kulvar değiştirmesinin gecikmesi, onunda işine
yaramaktadır. Geçen yazımda da belirttiğim gibi, Trump’ın kısıtlı zamanını
uzatmaya, hele de bu karışık günlerde, herkesten fazla ihtiyacı vardır. Çünkü
ortalığın toz duman olmasına ve onunda güncelinin kararmasına, artık çeyrek
kalmıştır.
Serendip
Altındal
Özün
Kişiliğinin Aynasıdır (Eski makaleler)
serendipaltindal02.blogspot.com