1.11.2024
Bebek cinayet örgütü olarak da tarihe
geçecek olan bir çeteleşme, ne yazık ki bugünkü Türkiye’mizin de günceli haline
getirildi. Böylece Erdoğan’ın Saray İktidarı, bir ülkenin, insan yaşamı dışında
kalan bütün bulantıların karargâhı olmasını sağlayan bir yapılanmanın, Dünya
genelindeki tarihi rekorunu da egalize etti. Ve görülüyor ki AKP İktidarı,
artık dayanıla birliğini dayanılamaz bir noktaya taşımıştır. Bu da herhalde,
ülkenin besleyici tüm akarsularının artık zınk diye kesildiğinin göstergesidir
muhtemelen. Ve bu durumda bile hala ne, neden, kimden beklenmektedir, bunun ise
ikna edici hiçbir kabulü de yoktur ülkede. Evrim teorisine göre de böyle bir
varyans asla yaşayamaz ve hatta doğal seçilim ögesince de derhal ölüme terk
edilir. Evrim sürecinin milyonlarca yıllık geçmişine bakıldığında, neyin yok
olduğu, neyin bugünlere gelebildiği görülünce de durum kendiliğinden
anlaşılacak ve gerçek kendini ifade edecektir nasılsa. Yani evrimsel doğal
seçilim bile böyle bir ifrazatı, tesadüfen bile yeniden yaratamayacaktır.
İnanınki dostlarım, bu iktidarın bulaştığı değil, bulaşmadığı bile ne varsa,
hiçbir konuya el atmak istemiyorum. Lakin bu durum da bizi güncel düşünmekten alıkoyuyor
ve bu da maalesef İktidarın işine yarıyor.
Ne var ki artık sonuca sayılı günler kala,
bu açmazı bir süre daha yaşayacağız anlaşılan. Yalnız hiç unutmayalım ki sayılı
günler çabuk geçecektir. İşte bu da tesellimiz oluyor. Lakin son finali yine
kafasına göre planlamak üzere her absürdü ve abartıyı kullanacak olan Erdoğan’ı
son kez uğurlarken, Mehter marşı, bir adım ileri, iki adım geri değişimiyle yine
de kendilerine cuk oturacaktır. Ve tekrar aklımıza perçinleyelim ki, yapay Kürt
sorunu değil, Türk’ü ve Kürdiyle gerçek Türkiye Cumhuriyeti’nin milli beka
sorunudur, bütün aklı başında ve özeğinin bilincinde Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının tek sorunsalı. Anlayamazsanız bile, yine de bilin derim. Aynı
bağlamda Saraylı, son numarasını da oynayarak küçük ortağının başını yakmak
üzere son Öcalan açılımını da Bahçeliye havale ederek durumunu iyice içinden
çıkılmaz hale getirdi. Fark ettiğiniz gibi İktidar artık resmi olarak bitti.
İşte durumlarının onlar da farkında olduğu için her gün yeni bir gündem
yaratarak, oyalama Hükümetiyle zamana oynuyorlar. Şimdi de kısa bir dönem
içinde aslan olduğunu herkese ispat etmiş bir CHP’li Belediye Başkanını daha,
kediye yedirmeye çalışıyorlar. İşte hepsi de budur başka bir şey değil,
anlayacağınız.
Ne ki iyice köşeye sıkışan Bahçeli de
artık ne yapacağını bilemez hale geldi. Bakalım son taşın altında hangisi
kalacak. Erdoğan mı, yoksa Bahçeli mi? Bırakın gerisini, yani Erdoğan
avazlarıyla Anıtkabir de ne için olduğunun da bilincinde olmadan bağrışan yeni
bitme AKP figüranı çoluk çocuğu, elma şekerlerini kaptırmışlar gibi zırlayıp
dursunlar. Hep biliyoruz ki son gülen, her zamanki gibi yine millet olacaktır.
Natenyahu’nun Ortadoğu kırsalında balık avladığı günlerde, bizim TUSAŞ’ın da
hatırlanmasının, hiçbir kıymeti harbiyesi olmasa da yine de birilerinin bir
anımsatma gereği duydukları kesindir. Ne yapalım yani şimdi, birlikte mi
oynamaya kalkalım. Bana sorarsanız oyuna gelmeye asla gerek yok derim. Sen
ülkeye bu kadar baldırı çıplağı doldurursan, saatin çaldığında pisliklerini
temizlemeğe koyulman da elbette kaderin olacaktır Erdoğan, biz bir daha anımsatalım
da parantezini sen koy artık.
Güncelin günlük raporlarını okuya okuya
yola devam ediyoruz şimdilik. Bakalım yakında dananın kopuk kuyruğu da kokmaya
başlayacaktır nasılsa yine. Valla biz Türk’üz alışkınız, her havayı oynarız,
diğer oyuncular düşünsün artık. Çünkü biz onlar için de oynarız nasılsa. Yalnız
bakalım sonuçta, kaşık havasını kimler baş başa oynayacak. Ne var ki bir
hatırlatma daha yapmadan da olmaz hani. Siz hala modası geçmiş enkazları
konuşturup durun. Bakın herifler sizi, babalarının tarlası gibi içinde dolaştıkları
TUSAŞ’la, nasıl tiye alıyor. Peki günahsız şehitlerin kanını nasıl temizlemeyi
düşünüyorsunuz. Tıpkıda daha evvelkileri başarıyla temizlediğiniz gibi mi(?)
Bırakın Kürt yaprağıyla Türk pilavı sarıp sarmalamayı. Bunu kime yedireceğinizi
de düşündünüz mü? Akıllı olun bırakın bu işleri de size de biraz akıllı
desinler bari. Bakın yeni Başkan seçimine hazırlanan Amerikalı nasılda kıs kıs
gülüyor halinize.
Milyonlarca yılın Evrim tarihini bile hala
inkâr eden ve tekvin sarkıntılı bu emperyalist insan kasaplarını siz hala adam
yerine koymaya devam edip durun. Sizin de ciğeriniz sökülünce mi acaba, aklınız
başınıza gelecek. O halde vakti geldi yine. 29 Ekim’de Hepimiz, bütün
yüreklerimizle tekrar ve tekrar, en büyük Bayramımız kutlu olsun diye
haykıralım. Sevgili vatandaşlarım. Ve size samimi bir itirafta daha bulunayım.
Geçen gün Serhan Asker’in programını izlerken bir daha inandım ki, şayet ana
yüreği olarak bildiğimiz kadınlarımız olmasaydı, Dünya yüzeyinde ahde vefa ile
tanışmamış olurduk. Sadece bu bile kadınlarımızı çok sevmemin nedenidir. Enkaz
üstüne yazılacak, söylenecek çok şey vardır. Her şey insan kaynaklı olduğu için
de enkaz üstüne yapılan en görkemli eserlerin yine insan odaklı olduğu elbette
inkâr edilemez. Ne hikmetse yine insan kaynaklı olan yıkımın ve enkazlaşmanın
aslında lafı bile edilmez. Yani insan odağının, insanın yapılışı ve yıkılışı
için tek neden olduğu, ancak bizatihen başına gelince ciddiye alınır. Demek
istediğim, sadece çeneleri işleyen bazı insan enkazlarının, ülkelerine verdiği
hasarlar çok daha hazin olabilir. Tıpkı da bizim son günlerde yaşadıklarımız
gibi. Bilmem birileri bunu hala anlamamakta kararlılar mı? Ve bunlara karşı
nasıl tedbir alınmak gerekiyor. Çünkü atık karar zamanıdır emmioğullarım,
bilginiz olsun. Zira vatanınız ve kredi kartlarınız artık elinizden alınıyor.
Oysa artık boş lafları bırakıp, bir şeyler yapmak gerekiyor.
Narinlerin yaşadığı ve bundan sonra da
yaşayabileceği istisnai durumlar yine de olsa da kadının ahde vefa yüklü
kalbinin asla değişmeyeceğini bilen bir coşkudur tek tutanağım. Çünkü içimizde
uyuyan yiğidimin, aslanımın da annelerinin annesi de aynı yerde birlikte
uyuyor. Ve ebediyete kadar da o yerde uyuyacak. Daha ne diyebiliriz ki. Ulan
hepiniz yok olun! Nereye yıkılacaksanız yıkılın da Atatürk’ümüzü bize bırakın,
çünkü Atatürk ve her köşesinde ayrı yanan Anadolu Ateşlerimiz, bize sonsuza dek
nasıl olsa yetecektir. Aslında günahım kadar bile sevmediğim Bahçeliye, Kürt
sorunu yoktur derken ve sadece yapay bir süreç yaratıldığını düşünen ve
Bahçelinin Türkiye Cumhuriyeti’ne en fazla zarar veren aktörlerden birisi
olduğunu kabul ederek de hak veriyorum. Ayrıca bu adamın bugüne kadar bir iki
koalisyon Hükümetine sülük gibi yapışmaktan başka da bir siyasa becerisi oldu
mu?
Bir bilen varsa söylesin de öğrenmiş
olalım. Son becerisini de Cumhur ittifakıyla yaptı ve birlikte ettiler ülkenin
içine. Derin Devleti de geçiniz. Zira ne derin ne de sığ Devlet var bugün
ülkede. Erdoğan ve AKP’sinden kurtuluncaya kadar da bu durum devam edecek. Ve
iki buçuk emperyalist beslemesi sapkın istedi diye Devlet işleri olmaz veya değişmez.
Önce evrensel olasılıklar analiz edilmelidir. Doğru ve tarafsız işleyen bir BM tarafından.
Tabi o da şayet varsa. Çünkü toplumlar birbiri içlerine transfer edilecekler ve
ortalık bir hayli karışacak ve belki de milyonlar ölecektir. İşte tam da bu
nedenle, bütün düşünce yoksunu ahde vefasız ve emperyalistlere, bu kahır
günlerimizde tekrar lanetler yağdırarak ağıtımızı kapatalım derim.
Yaşamın Güneşle başlayıp Güneşle bittiğini,
yaşamlarının daha ilk günlerinden itibaren öğrenmiş olan uzaylı Tengri inançlı
Türklerin, hepimizin Ataları olduğunu bilen ve sonsuza kadar da bize öğretecek olan
Türkleri, en iyi tanıyan Atamız sayesinde bugünleri görebildik. Çünkü biz
Türk’üz ve bizi de ancak Türk olanlar anlar. Çünkü atlarının her kişnemesi, her
adımı yeni bir ülkeyi müjdeleyen ve elde ettikleri her ülkede, insanlarını da
adam evladı olarak hakça ve adilen birlikte yaşatan ve her adımları tarih yazan
Türklerin hiç tarihe ihtiyacı olur muydu? Bakın Avrupalı geçinen medenilere(!)
hepsinin en fazla bir iki bin yıllık tarihleri var. Tarih işte asıl onlara
gerekirdi ki onu da bizden çalıp oralarına buralarına yapıştırdılar aslında.
Elkler, Gotlar ve İstanbul Yenikapı sahillerinden yola çıkarak Kuzey Avrupa da
Odin adlı Krallarıyla İmparatorluk kurmuş Vikinglere ve diğerlerine kadar, ön
Avrupa, Amerika tarihini bile oluşturan Türklerin, Dünya insan birliği için,
insanca yaşanan İmparatorluklar kurmaktan, tarih yazmaya vakitleri dahi olmuş
muydu acaba?
Ne var ki bugün yapay tarihleri
üstlerinden akıyor artık. Sırası gelmişken de Roma dan başka medeniyet yoktur
diyen Latinlere de bir anımsatma yapalım. Bırakın Sümerleri ve diğerlerini, şayet
Roma’dan çok da önce kurulmuş olan bir Etrüsk Türk İmparatorluğu dahi olmasaydı,
acaba Roma hangi medeniyetin küllerinden, mitokondrilerinden bire bir kopya
edilmiş olarak yaratılabilirdi? O zamana kadar iki boyutlu olan resim sanatı
bile, Etrüsklerle 3 boyutlu modern resme dönüşünce ve bunun da aynen Roma’ya
aktarılması, acaba ne kadar tesadüf olabilirdi? Ayrıca Ortodoks Hristiyanların
ve evangelistlerin sosyalist İslam’dan nasıl terörist Müslüman yarattıklarını,
bugün İslam Ülkelerinde ilk mektep çocukları bile biliyor artık. Bakalım bütün
o nesillere bir gün, yediğiniz herzelerin, akıttığınız kanların hesabını nasıl
vereceksiniz? O halde tarihin Doğuda başladığını, biran evvel doğru ve
gerçeklerini de kabul ederek okumanız gerekmiyor mu? Avrupalı, Amerikalı
hayalperestler. Bu arada Özgür Özel’in son ifadesi, Türkiye’deki Sultanata ve
Anayasa sorununa son noktayı koyarak erken seçimleri tetikleyen bir renk
taşıyor bana göre. Şimdi bir tek Cumhurbaşkanı adayının da tespit edilmesi
kalıyor artık. Ve ondan sonra da hazırız demektir. Ki adam olan anlar, Özel daha
ne desindi ki?
Şimdi artık geriye Cumhurbaşkanı adayı olarak
Mahsur Yavaş’ın açıklanması kalıyor. Ki artık elinde İmamoğlu kozunu da
taşıyamayacak olan, AKP düşünmek zorunda kalsın. Zira yaptıkları bundan sonra
da yapacaklarının şaşmaz göstergesi olacağından, ancak kendi sonlarını
hızlandıracaklardır. Ayrıca geçecek süreçte biraz daha olgunlaşacak olan İmamoğlu’nun
gençliği ve dinamiği, bize ileride daha fazla gerekeceğinden, şimdi kafası
boşaltılarak geleceğe hazırlanması ve moral toplaması sağlanmalıdır. Bu durum
CHP’nin de önünü açacaktır. Çünkü CHP’nin, ana organizatör olduğu ve bundan
sonra da olacağı, asla göz ardı edilmemelidir. Ülkemiz adına daha yararlı
olacağına inandığım bu kararların, ciddiye alınmasını gönülden diliyorum. Çünkü
sonuç ülkemize, iki Başkan adayımızdan da dolu dolu istifade edebilmemizi
sağlayabilecektir. Ve burada asla bir ayrım yapılmamalıdır. Ki olan bitene ve
AKP’nin yaptıklarına şaşıranlara, aslında ben çok daha fazla şaşırıyorum. Çünkü
akıl şayet çalışıyorsa, asla şaşırmaz. Zira çevreyi ve kullanacağı materyali de
zihin diyalektiğiyle herkesten fazla tanıyordur neticede ve dolayısıyla da
şaşırmaması gerektiğini de çok iyi bilecektir sonuç itibarıyla. Ve çalışan akla
da sadece tedbirlerini almak kalıyordur böylece. Aynı bağlamda psikoloğa muhtaç
hale gelmiş bazı kafaların, ruhsal ve tıbbi sıkıntıları asla çalışan düzgün
akılları meşgul edemez işin özünde. O nedenle de boşuna uğraşmayın kafasız, ereksiz,
yorumsuz ve hiçbir halta yaramaz, çölde bile ellerinden su içilemez olanlar.
Madem ki Ahmet Özer bir Devletsizliğe daha doğrusu bir Devlet mutasyonuna kurban
edildi. Peki buna hangi mutasyona uğramamış bir Devletle karşılık vermeyi
düşünüyorsunuz? O halde çıkartın o hepimizi temsil eden Devletinizi bir an önce
ortaya da hep mutlu olalım.
Bir de evrimi bile Biyoloji ders
kitaplarından kaldırmış olanlar, tarihi nasıl anlayabilecekler ki? Hepimizden hepimize,
bu coşkuyu sevgilerimizle iletelim o zaman Emmioğullarım ve lütfen kafalarımızı
boşaltarak, sadece 29 Ekim de en büyük Bayramımıza, bir yüzyıl coşkusuyla odaklanalım
dedikten sonra ve bunu da yazımın tarihi itibarıyla mutlulukla
yaşadığımı, bütün vatandaşlarıma teşekkürlerimle arz ediyorum. Ve Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı Sayın
Hüsnü Öztürk’ün yerden göğe kadar haklı olduğu Cumhuriyet serzenişlerinin,
bütün hedeflerine kapak olmasını da temenni ediyorum. Ülkemizin tek bir ezeli
ve ebedi Cumhurbaşkanı vardır. O da Mustafa Kemal Atatürk’tür diyerek, bütün
inancımla haykırıyorum. Sağlık ve esenlikle kalın Sayın okurlar ve hep birlikte
yüce Bayramımız tekrar kutlu olsun...
Serendip Altındal
Özün Kişiliğinin Aynasıdır (Eski
makaleler)
serendipaltindal02.blogspot.com