Zengin
Türkçemizi geliştiren iki isim tamamlamasını daha, milyonlarcası gibi uzay
dilimize ekleyerek kullanıma açalım. Mesela hoptirik ve egotirik. Hoptirik
toplumda alındığı yaftasıyla; ama analizi yapılmadan, oldu bittiyle alınmış
kararları ifade eder. Egotirik ise, bugün bolca yaşanan, şahsım kararlarının
“ben söyledim oldu” mealinde ve kimseye danışmadan alınmış acele kararları
betimler. Şimdi sözlüğe eklediğim bu ifadeleri İngilizce, Fransızca, Almanca
gibi Latin dillerinde açıklamaya kalkın. O zaman size koca bir ‘kolay gelsin’
demek gerekecektir. Zira yabancı dillerde sayfalar dolduracakları halde yine de
anlamları karşılayamamış olabilirsiniz.
Çünkü
uzaylı veya matematik dili de denen ve aslında dil eksperlerinin, Dünya da tek
iletişim dili olmasıni, topluca önerdikleri Türkçemizin her kategoride sonsuza
kadar kolayca eklenip büyüyebilecek mükemmel bir iletişim ve bilim dili
olduğunu tekrar anımsatmış olalım. Yeter ki bütün yabacı eklemeleri Türkçe
fonetikle yapmış olun, o zaman yepyeni bir Türkçe kelime daha kazanmış
olursunuz. Ki bunu yabancı dillerde yapabilmeniz mümkün değildir. İşte sadece
bu neden bile Türkçemizin, her şekilde genişlemeye müsait tek eklem dili
olduğunun göstergesidir.
Birde
işin öbür yanı var tabi. Türkçemiz argo ve hakaret tanımlamaları için de
emsalsizdir. Mesela Bahçeli ve Erdoğan’ın ağızlarını her açtıklarında mecliste
bile yeni bir suç işlediklerini de bir anımsayın lütfen. 22 sene milleti
uyutup, bugün aç ve çıplak bıraktıklarından, artık kendilerine kapı
gösterilince de İsrail bahanesiyle, biten ömürlerini biraz daha uzatabilmek
için milleti, milli birliğe çağıranları artık ne soran ne de kendilerine güven
duyan kalmadı bu ülkede, bilesiniz.
Özgür
Özel’in ‘aday belirlemiyoruz, Cumhurbaşkanı belirliyoruz’ diyen son konuşması kör,
sağır, bunak, aklı başında, anlayan, anlamayan herkese kapak olsun. Bir de o
karar veremeyen aymazlara tabi. Ve hiç unutulmasın ki yerden kalkamayanların
seviyesine inmek, birlikte aynı yerde yatmak demektir. Ve sonra da etrafı
aramayın ki, sizi yerden kaldıracak birini bulasınız. Hiç unutmayalım ki, kendi
adaleti ve ataleti üstünde tek sorumlu bizatihi insanın kendisidir.
Komşum
et ızgara yapıyormuş, peki var mı bunun benim yokluğuma veya varlığıma bir
bakiyesi. İşte bu aralar beni en fazla da alakadar eden konu budur. Ve bu ülke
hala bu kadar sınırsız ve saygısız soyulmaya devam edildikçe sonunda kime el
açacak olduğumuzdur. Her şeyin ve her problemin bir çözümü olduğuna
inanıyorsak, bekleyelim biraz daha o zaman.
Bilmiyorum
daha ne diyelim ki, çünkü gerisi hep laf yine laf. O halde uyanalım artık
dostlar, sizce de en doğrusu bu olmaz mı? Mesela Özel’e bakın, adam dik
duruşundan zerre kadar sapmıyor. Renkli ve gevşek bir görüntü bile vermeden,
ideali yolunda hiç bükülmeden atını koşturuyor. Aferin ona doğrusu. Oysa cumhur
ortakları siyaset diye polemiklerle, hokkabazlık oynarken, biraz da adam gibi
inanılır bir Devletçilik yapabilseler ya! Ama ne gezer.
Cumhurcu
Biraderler ağızlarını her açtıklarında, Bedeviler kahvesinde tef çalarak
meddahlık sergileyen avazedelere benziyorlar sadece. Alkolle rafine ettiği
Çocuk katillerin, bira bile almaya paralarının yetmediğini, oysa uyuşturucu
hapları, hediyeli olarak bile elde ediliyorken, ademi kontrollerini
kaybettiklerini unutacak kadar sapla samanı yine birbirine karıştırdı.
En
cırtlak yandaşlarının dahi, pahalı uyuşturucular Baronları listesinde, liste
başı olduklarını neden anımsamak bile istemediği normaldir. Çünkü bugünkü
perişan ahvalimizin ana nedeni, Saray harcamaları ve hesabı sorulamayan örtülü
ya da itibar ödeneğidir, gerisi ise devede kulaktır bilesin Bay Erdoğan.
Sarayın mızıka bandosuyla, hala itibar içsel uzun havaları çalıp durun siz
artık. Tabi her şeyin bir sonu da vardır her ne kadar istenmese de. Hani artık
biraz da bu tarafı düşünün isterseniz.
Şu
kararsızları nasıl saklasak? Sarımsaklayarak mı yoksa sarımsaklamayarak mı?
Nedir acep bunlar, in mi yoksa cin mi? Ya da kazara rahimden düşüp, barışmayı
öğrenemeden, elele verip küsenler mi? Ne ararlar neyi sorarlar acaba bunlar.
Kararsız kaldıklarına göre demek ki kendileri de bilmiyorlar ne aradıklarını.
Çünkü aklın matematiği de budur. Yoksa bunlar salt geometriden mi anlıyorlar
veya beşinci boyutun mu peşindeler acaba? Günler gelip geçiyor bunlar hala
karar veremiyor, yoksa çıplak tanrı mı sanıyorlar kendilerini. Ne zaman karar
ermeyi düşünüyorlar peki? Bugünkü Türkiye gerçeğini hem biliyor olmak ve hem de
kafayı yemediğini düşünmek bile karar vermektir milli bütünlüğe, ki iş bu kadar
basit aslında. Yoksa kafayı mı yedi bu kardeşler? Diyojen bunları görseydi,
kesin elinde mumla kararsız arıyordu artık sokaklarda.
Yani
şayet Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı iseniz, taraftarı olmasanız bile vatandaş
kimliğiniz aşkına, önce CHP safında milli birliği tutarak, Saray Mafyasından
kurtulur, Demokrasi ve Adaletin revize edilmesini sağlar sonrada istediğiniz
kararı yine verebilirsiniz. Çünkü kendi kararınızı bile verebilmeniz için bu
milli kararı önce almanız gerekmektedir. Bilmem anlatabildim mi? Bu arada
anayasanın değişmez maddelerini kafasına takmış sivrinin biri Devletin Milleti
olmaz demiş. Tabii olmaz; ama milletin Devleti olur. Yoksa nasıl yaşatabilirsin
o milleti behey gafil, O nedenle de esasen Türk Milletinin 16 evrensel Devleti
olmuştur ki, sadece bugün değil ebediyete kadar da yaşayabilsin.
Şayet buna rağmen bu gerçek
anlaşılmıyorsa, düşünürüz ki ülkemiz kararsızların toplam sayıları kadar
yabancı tarafından işgal edilmiştir. Ya da birileri hepimizi kandırıyordur.
İşte o zaman da ram uykusunu bırakalım açalım gözlerimizi demek gerekecektir. Ve
hep birlikte kafamıza da perçinleyelim ki, yüce ulusumuz, ebediyete intikal
etmelidir. Yoksa kurda kuşa ve bilumum sürüngenlere ziyafet oluruz. Hepimiz
aklımızı başımıza toplayalım ve vakit varken taraflı tarafsız CHP misyonu
etrafında buluşalım.
Ve
hiç unutmayalım ki, adalet sistemi ve meclisi Cumhur ittifakından tamamen
temizlenmiş bir yeni Türkiye Cumhuriyeti vizyonu oluşmadan yapabileceğimiz hiçbir
önceliğimiz yoktur. Yalnız CHP içine de sokuldukları var sayılan ve Partiye
nifak soktukları tespit edilen bazı ajan provokatörlerin, bütün içsel imkanlar
kullanılarak, her geçen gün önem kazanan Özgür Özel’in dinamik Liderliğinin,
asla önünün kesilmemesi sağlanmalıdır. Bilhassa da bu duruma Parti Senatörleri
olarak betimlediğimiz olgun ve tecrübeli üyelerin, daha fazla özen göstermeleri
gerekmektedir. Aman ve sakın ha bunu atlamayalım!
İnsanoğlu,
saati çaldığı zaman ve bunu da mesela Şeysel adalarının harem havuzunda yüzen
Sultanı kendi rehavetinde duymuşken, artık kendi kararını hala veremeyen insan,
aslında insanlığını da yadsıdığını bilmemektedir. Şimdi bunu da akıl
defterinize yazın da hiç olmazsa önce insan olmaya bakın, insansı değil. Çünkü
insan salt bu nedenle, primat atalarının primitif dönemini evirerek bugünlere
taşımıştır. Peki insanoğlu daha ne zamana kadar evirilecektir.
İşte kendi evrimlerini bile henüz tamamlayamamış olan insansılar, bu soruyu asla anlayamayacaklardır. Çünkü kararsızlar bugünkü Türkiye şartlarında artık elleri bile sıkılmayacak bir sürüdür. Ve bilmelidirler ki, belki de AKP mayın tarlasında yürümemek için tercihlerini gizlemiş olanlar, şayet karar adamı olabilselerdi, bugünkü Türkiye’mizin adam yetersizliği de çoktan bitmiş olurdu…
Serendip Altındal
Özün Kişiliğinin Aynasıdır (Eski
makaleler)
serendipaltindal02.blogspot.com