15.12.2023
Sayın Özel’in her şeyi hatta kendi
özelini bile arkadaşlarıyla paylaşan bir yönetici olduğu için hata yapacağını
ve bunu da örtülü bırakacağını hiç sanmıyorum. Ki bu durum itibarıyla da Sayın
Kılıçdaroğlu ile tam bir uyum içinde olduğu görülüyor. Ve bu arada gençlik ve
dinamizmini de kullanarak Partisinin siyasi geleceğini de başarıyla kontrol
altında tutacağının da müjdesini verdiğini düşünüyorum.
Siyasetin şüphesiz ki gelgitleri,
iniş, çıkışları bol ve değişken olacaktır. Ne var ki bu bağlamda yapılacak her
radikal bir değişiklikte, sandalyeler, koltuklar devrilebilir. Çünkü neticede
siyaset yaftasıyla ekonomi-politik yapıyorsunuzdur. Ve bunun bağlamında da
şayet geçenler unutuluyor veya unutulmuşsa, o zamanda kendi insanlığınızı da
unutma tehlikesiyle karşılaşmışsınız demektir. Ki Kılıçdaroğlu talebesi de olan
Özel’in böyle bir eblehçe duyarsızlıkta olabileceğini de asla düşünmüyorum.
İşin günceline gelirsek; Akşener’le
yerel seçimler nedeniyle, ittifak ortaklığı muhabbetine girerek tam da bir
gaflete imza atmak üzereyken, Allahtan iyi Parti meclisinin vetosuyla, kapı
arkasında ceza duruşu yemekten kurtuldu Özel. Neyse yine de iyi niyetliliğine,
acemi şansı yardım etti diyelim. Ne yapsın, birileri sefa sürerken kendisinin
cefa çektiği CHP Başkanlığının sıkıntılı sorumluluğu içinde, giderek o da
öğrenecek nasıl olsa pis ve anti demokrat siyasayı. Çünkü ağızlarını açtıkları
zaman bakımsız bir tuvaletten daha fazla çevreyi pisleten ve sıfatı siyasetçi
olan bir sürü, fazla yemekten mide fesadı sınırındaki konu mankenine muhatap
olmak, aslında hiç de kolay değildir Türkiye’mizde. İyi Partinin sahneye koyduğu oyun izlenirse;
Akşener’in topu Parti meclisine atarak, AKP’ye gol pası verdiği ve Bahçeli’yi
de çaktırmadan desteklediği derhal görülür. Ey Akşener, sen giderken gittiğin
yoldan çoktan dönmüş olanları da sakın göz ardı etme hani.
Nihayet olması gereken oldu demek
gerekiyor. Çünkü sadece halk tabanıyla ittifak yapmak en doğru olandı. Nihayet
bunu anladılar ya da tesadüfler yardımıyla bu noktaya geldiler çok şükür. Her
Parti kendi başına bağımsız olarak yerel seçimlere katılırsa, bunun aynı
zamanda genel seçimler öncesinde iyi bir kuvvet göstergesi olacağı tartışılmaz
olacaktır. Yani ak ve kara koyun bir anlamda ortaya çıkacaktır o zaman. Çünkü
ön Türklerde ak koyun, kut ve ikbal dağıtan, kara koyun ise kötü ve asalak olan
anlamı taşırdı. Böylece sonuçlara istenildiği doğrultuda uzanmak, kredisi artan
muhalefet Partileri hesabına genel seçimler için de gerekirse yararlı koalisyon
paradigmaları oluşturmaya fırsat yaratır. Böylece dereyi gördükten sonra da
karşıdaki hedefe ulaşmak için, paçalarını sıvamak kalır artık seçmene.
Orta direği bilinçli olarak
yoksullaştırılan bir ülkede artık Demokrasi de yoktur. Demokrasi olmayınca da
sosyal yapı yok olacağı ve geriye kalan monark bekçi köpeğine dönüşmüş salt bir
azınlıkla da bağımsız bir kalkınma olamayacağından, ulusal Devletin milli yanı
da yok edilerek Hükümeti bir manda yapısalı haline getirilmiş olacaktır. İşte
şimdi ülkemizde yaşanan durum budur. Tam da milli ittifakın daha da tecrübe
kazanmış bir modelinin uygulanması gerekirken, kendi Partisi içinde otokontrolü
kaybetmiş bir sözde Liderin, sağa, sola manda ittifakı yapmayacağız
hezeyanlarıyla seslenmesi, acaba hangi siyasi modeli çağrıştırmaktadır.
Bilirkişi bir zahmet bunu da açıklarsa biz de öğrenmiş oluruz! Şayet Özel’in
danışman Kılıçdaroğlu ziyaretinden buna dair bir öneri ve yöntem de çıkarsa hiç
şaşırmamak gerekecektir.
Bu sırada, İstanbul Belediyesinin hazırlattığı
‘HATIRATLARLA KARŞILAŞTIRILMALI NUTUK’ kitabını okuyorum. Bu 1304 sayfalık
kitap, önceleri NUTUK’u okuduğumda, bütün belgesel safhalar ve yazışmalarla
hazırlanmış olsa daha iyi olurdu diye düşündüğüm bir çalışmayı da ihtiva ettiği
için çok başarılıdır. Bu mükemmel çalışmanın bütün araştırmanlar tarafından
okunması, güncel durumların çok daha etraflıca analiz edilmesini de
kolaylaştırarak kavrama potansiyelini doruğa taşıyacaktır. Ve bu çalışma
Atatürk’ün dehasını, inanın daha da yüceltiyor. Kitabın yapılmasında bütün
emeği geçenleri can ı yürekten kutluyor ve teşekkür ediyorum. Mesela, aşağıda
aynı kitaptan ilginizi çekecek bir alıntıyı da ekliyor ve yorumunuza
bırakıyorum.
¶
Aralarında İç ve Dış
Sorunları Etraflı Biçimde Kavrayan, Özel Bir Akıl ve Sağduyu Karışımına Sahip
Olan Tek İnsan, Mustafa Kemal’di
[...] Ancak Mustafa Kemal’deki
diğer farklı unsuru asıl yansıtan şey, o açık renkli, sert ve kırpılmayan
gözleriydi. Bu gözler, geniş alnı ve yukarıya doğru kıvrık kaşları altında,
meydan okur gibi sabit, soğuk bir ışıkla parıldar; her an bir şeyi görür,
saptar, yansıtır; bundan başka, akıl ermez bir şekilde, sanki aynı zamanda her
tarafa birden bakıyor gibi görünürdü. Bu gözleri, büyük başı ve sağlam, çevik
bacaklarıyla huzursuz bir kaplana benzerdi. Askerce bir deyimle, çeliğe özgü
sertlik ve esnekliği kendinde birleştirir, yüksek sinirsel gerilimi ile, her an
boşalmaya hazır bir yayı andırırdı.
Hepsinin içten
arzuladıkları millî savaşın bu ilk döneminde arkadaşlarının gereksinme
duydukları şey, Mustafa Kemal’de gördükleri bu olağanüstü haldi. Onun
düşünceleri ötekilerden her zaman bir adım daha ileride, hareketleri bir derece
daha kesin olmuştu. Ötekilerin çoğunda eksik olan önderlik niteliği onda vardı.
Rauf Bey, prensip sahibi ama kısır görüşlü; Kâzım Karabekir, dürüst ama
esneklikten yoksundu. Refet, atılgan ancak ihtiyatsızdı. Ali Fuat’ın elinden iş
gelir ama zekâsı fazla işlek değildi.
Hepsi yurtlarını
seven, kafaları çalışan sağduyu sahibi, usta askerlerdi.
Ancak aralarında iç
ve dış sorunları etraflı biçimde kavrayan, özel bir akıl ve sağduyu karışımına
sahip olan tek insan, Mustafa Kemal’di. Üstelik, böyle tehlikeli bir işi
başarılı bir sonuca ulaştırmak için gerekli olan irade yalnız onda vardı.
Erişmeyi tasarladığı
son amacı ve geçmesi gereken yolları, neredeyse gaipten haber almaya varan bir
açıklıkla, önceden görüyordu.
(...)
Lord Kinross
Lord Kinross, Atatürk:
Bir Milletin Yeniden Doğuşu, çev. Necdet Sander, İstanbul, 1994, s. 231.
Lütfen okuyun ve
yüce Önderin ve İstiklal döneminin bütün safahatını anlarken edineceğiniz
rahatlığın keyfini sizde çıkarın. Anlamamakta ise asla ısrar etmeyin. Çünkü
anlamamakta ısrarcı olanlar, hatta dindar olduklarını bile iddia etseler, onlar
daha yaşamlarında kaybolurken, Rahmetli Atatürk “UNUTULAMAZLAR” Cennetinde
çoktan yerini almıştır aslında. Hiç unutmayalım ki; bizim Atatürk adlı bir Türk
mucizemiz de var. Ve milletçe aynı kanı taşıyoruz. Öyleyse bilelim ki ‘gelecek
bize vadettiği günler Hakkın, belki yarından da yakın’…
Serendip Altındal
Özün Kişiliğindir..
Özün Kişiliğinin Aynasıdır
(Eski makaleler)
serendipaltindal02.blogspot.com
serendipaltindal94@gmail.com