Cumhuriyet’in
yanı sıra 100 yaşına basan CHP’nin de çeşitli etkinliklerle 3 gün süren
kutlamaları, tam bağımsız İstiklal Cumhuriyetiyle yapılan sonsuzluk
mutabakatını, 85 milyonu temsilen yeniden perçinledi. Orta çağın gerisinde
kalmış kafalarıyla, 100 yıllık Cumhuriyet tarihinde serbest güreşten sonra, Dünya
ve Avrupa Şampiyonu da olarak bize hiç unutulmayacak bir onur ve gurur armağan eden kadın Voleybol
millilerimizi; elbette, değil rencide etmek, ancak istemeden daha
da yücelten bazı kafadaşları, kendi karanlık alemlerinde bağnazlıklarıyla baş
başa bırakmak, bence aydın dünyasına en fazla yakışan bir akılcılık olacaktır.
Yani üstünde bile durmayın dostlar.
Size gelince; bırakın, hepsi ayrı nameleri akortsuz çalan tarikat sazendelerini popülize etmeyi de güncel takılın biraz. Belki daha fazla kişi sizi ciddiye alır da biraz taraftar kazanabilirsiniz. Zira uydurma din masallarına prim verip algı duyan insan kalmadı artık bu deist Dünyada. Önce akıllı olun ve yaşadığınız güncel çevreye biraz daha alıcı gözle bakın. Belki sizlerde aklınızı toplar gulyabani olmaktan kurtulabilirsiniz. Yani vazgeçin Siyonist emperyalistin kuyruğunu tutmaktan. Bırakın onlar birbirlerini dişlerken, siz çağdaş diğer vatandaşlarınız gibi uzaktan izleyin, hatta bundan zevk bile alın. Ve bırakın onları kendilerine, içinde birlikte kaybolacakları Biden çıkmazında hepsi beraber yalpalayıp dursunlar.
30 Ağustos 1922 tarihinde Çalköy’de “Hedefiniz Akdeniz’dir” diyen Atatürk’ün bu çağrısından sonra, İzmir’e doğru çığ gibi akan Türk Ordusu, 9 Eylül 1922 tarihinde İzmir de 30 Ağustos Başkumandanlık meydan muharebesinden arta kalan düşmanı da tamamen denize döktü. Ve bu tarihi gün, İzmir’le birlikte büyük kimlik savaşımızla kurtulan vatanımızın da bir kurtuluş günü olarak tarihte tescil edilerek yerini aldı. Bu arada kendisinden çok daha fazla şeyler de beklenen kuruluş Partisi CHP’nin 100. yaş günü de kutlandı. Bırakın yapılamayan toprak reformunu, sosyal devletçiliği bile neredeyse rafa kaldırmış bir CHP, arkasından hiç hak etmediği şaibeli bir seçim yenilgisi de alınca, elbette kutlamalar buruk olacaktı. Yalnız kutlamaların en ilginç yanı, Kılıçdaroğlu’nun bitiriş konuşmasında açıkladığı 13 maddeydi, ki bu maddelerin 2. Yüzyıla başlarken anayasamızın geliştirilmiş yeni maddeleri olarak kayda geçmesi asla yadsınmamalı ve kesinlikle de en öne alınmalıdır.
Ne var ki her şeye rağmen, istenmeyen bazı olumsuzluklar nedeniyle beis yapmaya da hiç gerek yoktur. Çünkü her sabah yüzünüze doğru esen rüzgâr yepyeni bir rüzgârdır artık, dünkü değil. 20 yıldır çekilen bunalım, bakarsınız bir gecede son bulur, hiç kuşkunuz olmasın. Zira tarih asla tekerrür değil; ama ezelden başlayarak birbirini defalarca anımsatan ve ebede kadar da sürecek olan bir spiral süreçler bütünüdür. Yüzüncü yılını kutladığımız ve ebediyete kadar da sürecek Cumhuriyetimizin bu günlerinde, biz hala utanmadan laikliği tartışıyorsak geçiniz! Ve yeniden başlamaya hazır mısınız Bey ve Hanımefendiler? Her şeyden önce de buna karar verin artık ki yok olup bitmeyesiniz.
Ülkemde
bir zamanlar orta direği temsil eden bizlerin, bugün açlık sınırında yaşamak
zorunda kaldığımızı ele aldığımızda, bunun üstüne de tepedekiler ve
aşağıdakiler arasındaki diğer sınıfsal sorunları eklediğimizde; varlıklı ve
yoksul arasındaki uçurumu görmememiz mümkün olmuyor. Daha da kötüleşecek olan
bu durumun, şayet daha önce devrimsel bir düzelme yapılamazsa, yakın bir
gelecekte, 1917’lerin Sovyet Devrimi gibi o zamana kadar Rusya’nın kaymağını yemiş
olan Beyaz Rusların (Çarlık taraftarları) sonunu hazin bir şekilde getiren radikal
ihtilale dönüşebileceğini de anımsatıyor. Çünkü güncel gidişat, yolun sonunu da
gösteriyor dostlar. Hani bir empati olsun istedim!
Erdoğan’ın artık konu mankeni veya Saray kuklası ya da mahkûmu haline gelmiş yapay bir liderliği olduğu açıkça ortaya çıkmıştır. Yeni Hükümet kurulduğundan veya birilerine kurdurulduktan sonra da aralarında bugüne kadar izafi de olsa bir görüş alışverişi olmadığına göre, iplerin kimin elinde olduğuna da en iyi cevap verebilecek kişi istihbaratçı Fidandır. Anlaşıldığına göre de Fidan ve ekibidir şimdi tamamıyla Hükümete hâkim olan. Ne var ki bütün iplerin kendi ellerinde olduğu da söylenemez. Aslında her olumsuzluğun kendisine atıfta bulunulduğu Erdoğan ise artık sadece bir Lider resmidir kanımca. Yani isimleri açıklanmayan çok uluslu bazı para babası emperyalist tepegözler bizi izliyor ve yönetiyorlar da çaktırmadan. Bilmem anlatabildim mi?
Aslında Cumhurbaşkanlarının uluslararası çevrelerde de görülen itibarsızlığı, Türkiye gibi Kapitalist ve Sosyalist Dünya sulhu için çok büyük stratejik değeri olan bir ülkenin, şahsi çıkarı için her şeyi yapabilecek, esasen hiç benimsemediği laik Cumhuriyet ve milli müktesebat sevgisi, ilgi alanının dışında kaldığı için de dosta, düşmana asla güven vermeyen monarklara bırakılamayacağı gerçeğini onlarında çoktan anladıkları içindir. Demek ki herkes bir an önce aklını başına devşirip tek doğru olan Atatürk çizgisinde ve kurucu anayasamız esaslarında derhal toparlanmak zorundadır. Yoksa Dünya sulhu sonu öngörülemez bir şekilde kontrolden çıkabilir. Yani sadece biz değil bütün Dünya batabilir. Asla unutulmasın ki bütün Dünyayı dengede tutabilecek olan tek terazi ne sol ne sağ; ama Kemalizm’dir.
Sevgili Atatürk Anadolu veya küçük Asya da denilen kıta parçasının, Doğu ve Batı blokları arasında bir köprü olarak hayati önem taşıdığını en fazla bilenlerdendi. Hele de boğazların Karadeniz’in tek giriş/çıkış noktası olması ve bunun da Montrö antlaşmasıyla evrenselleştirilmesi, bölgenin stratejik önemini çok daha fazla yükseltmektedir. Dolayısıyla da her iki blok, bu toprağın veya Türkiye Cumhuriyeti’nin bölünemez tek parça ve saldırmazlık paktı içinde kalmasına, yani ‘yurtta sulh Cihanda sulh’ ilkesinin korunmasına, önce de kendi güvenlikleri açısından azami özen göstermek zorundadırlar.
Rahmetli
Atatürk de bu gerçeği çok iyi kullanarak Sevr ile bitirilen Osmanlı Devleti’nin üstüne
tarafsız, tam bağımsız
ve laik Türkiye
Cumhuriyetimizi kurabilmişti
esasen. İşte tam da bu nedenle, ülkemizin bölünmezliğini daha da perçinleyen bu
akılcılık, aslında bugün bütün Dünya barışı için hayati önem taşımaktadır. İyi
ki sen vardın başımızda, Rahmetler içinde uyu büyük Başbuğumuz Atatürk!..
Aklın
yolu veya itidalin süjesi: Ana sahilden şimdi uzaklarda olan bizleri, açık
denizlerde boğulmaktan, sadece yeni bir Kuvayı Milli ruh ve ‘Atatürk gibi
düşünmek’ kurtarabilecektir artık. O halde haydi gençler iş başına! Yoksa
hepinize çip takılıp bilgisayarla algı uyandırmak mı gerekiyor? Ki Tavistock projelerine göre de ilerde
bu nasıl olsa yapılacak, bari o zamana kadar hazırlayın kendinizi de en
azından kimlikleriniz kendi bilinçlerinizde kalsın hiç olmazsa…
Serendip Altındal
Özün Kişiliğindir..
Özün Kişiliğinin Aynasıdır (Eski makaleler)
serendipaltindal02.blogspot.com