Blog Arşivi

31 Mart 2023 Cuma

EVRENSEL ÖNGÖRÜ..

 


            Depremsel afeti atlatmaya çalışırken, üstüne yine normal olmayan bir işlevle yapay yağmur afetinin de gelmesi, istediği noktaya yağmur yağdırtan ve arkası gelmeyen Nikola Tesla Projelerine yine ve yeni bir çağrışım daha yaptı. Bu olayın tam da cenazeleri bile tamamen toplanamayan deprem enkazlarının üstüne yeni bir afet olarak yönlendirilmesi, senaristlerin artık gemi azıya aldıklarının da göstergesi oldu. Özellikle de seçimlere kadar bakalım daha nelerle karşılaşacağız.

 

Yalnız bu durum, insan ırkının neticede Pagan tanrılarını da bir yana fırlatıp, doğaya tamamen hâkim olduklarını da ortaya koyuyor. Öyleyse gelecek nesillerin işinin çok daha zorlaşacağı şimdiden belli oluyor. Hele Elon Musk’ın 2025 yılında Mars da bir insan kolonisi kuracağı da buna ilave edilirse, artık Dünyanın temizlenmesi için, vazgeçilemez hale gelecek olan yeni Dünya harbine de bana göre, fazla bir zaman kalmamış oluyor. Bu duruma gelince de ülkede, arkasında evrende bile nesilleri kurumuş bir siyasetçi enkazı bırakacak olan AKP İktidarından sonra, yeni ve muhatap alınacak siyasileri yetiştirmek üzere daha fazla bir zamana da ihtiyaç duyulacak olmuyor mu?

 

Tam da bu gerekçeyle yeni Tesla denen Musk isimli kişiye de hatırlatmak gerekirse; hak, adalet ve sosyallik hisleri gelişmemiş veya dumura uğrayarak artık insanlığa zarar vermekte olan insanları, Dünya insanlarından ayrı tutarak, Dünya insanlığını da temizlemek amacıyla, mesela Marsta koloni kurmaktan önce koloni şartlarında bir hapishane kurup, Dünya insanlığına daha gerçekçi ve kalıcı bir hizmet yapmış olarak, ölüm cezasını reaktife etmeden, Dünya savaşını dahi önleyeceği ve bu nedenle de ileride heykelinin bile yapılacağı anımsatılmalıdır.

 

Bize dönersek, Kılıçdaroğlu’ nu başkalarının arkasına saklanmakla itham eden Erdoğan’a sormak gerekirse; Kılıçdaroğlu kendisiyle birlikte gerçek ve bütün Türkiye cumhuriyeti milletini birlik ve beraberlikle temsil ederek seçmenlerin karşısına çıkarken, sen ve ekibin kiminle birlikte o sözünü ettiğin er meydanında boy göstermeyi düşünüyorsunuz acaba? Hele de bunların üstüne; milletin gözünü boyamak için yapılan zamların, EYT gibi ilavelerin bile seçime kadar seçmenleri, artan enflasyon altında daha da fazla ezilmekten kurtaramadığını da koyunca! Bağlamında ise seçmene düşen görev; bu seçimin hayati önemini de yadsımamak şartıyla, empati, sempati vs. gibi kavramları bir kenara koyup, her türlü paradigma ve paradoksu da çöpe atarak, tamamıyla milli aklın yanında kalıp, en doğrusu olan milli ittifakı kendi müktesebatı açısından da seçmektir.

 

 İsterseniz yukarıda sorulan sorunun cevabını, yok saydığınız deprem ve afetzedelere de soralım. Bakalım onlar buna neler söyleyecekler? Ne ki artık köşeye sıkışan AKP İktidarı, yeni bir çıkış yolu aramak gafletiyle şimdi açıkça Cumhuriyet karşıtı irtica Partileriyle ittifak aramaya başladı. Bu seçki ile de kendi sonlarına son noktayı da koymuş oluyor. Aynı bağlamda Kılıçdaroğlu’nun özelliklede sol Partilerle de ittifaklar pekiştirmesi, milli ittifakı çok daha güçlendiriyor. Bu arayışlara sessiz kalan Bahçeli ise ülkücü MHP’nin Bahçeli döneminin, artık sona erdiğini de bizatihi ortaya koyuyor.

 

Ne yapalım su yolunu buluyor şüphesiz, şimdi sıra aziz Kılıçdaroğlu’na da geldi. 2-3 adet besleme iti kullanarak ülkemin muhtemel Cumhurbaşkanını da provoke etmeye kalktılar. Ne var ki depremzede vatandaşlar onlara nasiplerini fazlasıyla verdi. Üstelik kendilerine, ‘bizim İktidarımızda hepiniz, serbestçe Hükümeti eleştirebileceksiniz’ mealinde bir vaat de veren Sayın Kılıçdaroğlu, son noktayı da koymuştu esasen. Sizi bilemem; ama ortadaki resme bakınca benim kanım donuyor. Ve 20 küsur yıldır bu adamlara nasıl tahammül edildiğini, kendi kendime esefle soruyorum dostlar. Neyse artık yolun sonu göründü, biraz daha sabır.

 

15-21 Mart 2023 arasında İzmir’de yapılan 2. Yüzyıl İktisat Kongresi, İstiklal döneminin bütün zorlukları içinde Atatürk’ün devrimsel milli sanayii anlayışıyla yapılmış olan ilk Kongrenin, aslında 2. Yüzyılın yenilikçi şartlarında, Cumhuriyetin kuruluş ilkelerine tamamıyla sadık ve daha da evrimsel bir öngörü ve yaklaşımla bir tekrarıydı. Seçimlere daha 2 ay varken, evrimsel bir öngörüden anladığımız, son 20 yılın tek adam mağduriyetinde, Cumhuriyetimizin müktesebat ilkelerinden koparılma noktasına getirilmiş milletimizin, Atatürk’le tekrar buluşurken, Kemalizm’in vazgeçilmezliğinin de yeniden anlaşılmış olmasıydı. Ne var ki ayni birliktelikten, gerçek ülkücü olanların dışında kalan diğer MHP efradı ayrı tutulmalıdır.

 

Burada ilave etmek gerekirse, Belediye Başkanlarının artık oluşacak sistemle alakalı ve Milli İttifaka gölge düşürmemek üzere, kamuoyuna daha fazla açık beyanat vermemeleri gerekir. Kendi konuşacakları dönemi beklemeleri ve ön cepheyi milli duyarlılık adına seçimlere kadar, bilhassa da Kemalizm’in en doğru yol olduğunu, duyarak veya kopya çekerek değil; ama düşünerek anlamış olan Kılıçdaroğlu’nun Başkanlığında, diğer Parti liderlerine bırakmaları, azalan zaman nedeniyle de asla atlanmamalıdır. Depremde aslında Hükümetin enkaz altında kaldığına ve farklı istatistiklere de bakıldığında, hemen hemen bütün seçmenlerin, artık Devletini milletine yok saydıran Cumhuriyet karşıtı bir Partiyi ve tescilli terörist irtica ittifaklarını tutmayı bırakıp, bütünüyle Milli İttifaka odaklandığı anlaşılıyor.

 

Çünkü emperyalist Devletlerin Hükümetleri değil; ama sadece milletleri ciddiye aldığı ve milletlerin başkaldırmasından korktuğu da biliniyorsa, halk egemenliğini Atatürk gibi ciddiye alan Kılıçdaroğlu’nun, bütün halk katmanlarıyla diyalog kurma yetisinin herkesten fazla olduğu da dikkate alındığında, AKP İktidarını silindir gibi ezeceği de ortaya çıkmıştır. Bu dedenle de yolunun tamamen açılması da artık şart haline gelmiştir. Ve bilinmelidir ki kim ne yaparsa yapsın, ikinci tura bile kalmadan Kılıçdaroğlu, kahır bir ekseriyetle kazanacaktır.

 

Zira on binlerce ölümü 50 bin civarında göstererek cenazelerle zaman kaybetmek yerine, seçimler arifesinde depremle evlerini kaybeden, kalan dirileri kandırmak üzere acilen enkazları temizleyip yeni inşaatlarla oy devşirmeye kalkanlara, cenazeleri bile kurtaramadılar denemez; ama bunu kasten istemedikleri bilindiğinden, asla fırsat verilmemelidir. Ayrıca bölücüleri, açılımdan itibaren meclise bile yasal bir Parti logosu altında sokarak siyasallaştıranların, şimdi onlarla ittifak yapma amaçları karşılıksız kalınca da, muhaliflerini eleştirmeye kalkmaları, aslında bir kem küm meselesidir sadece. Zira demokratik özgürlükler kulvarında buna, ‘yapıştır da izi kalsın’ denir.

 

Günün şartlarında; içinde emeğin yer almadığı bir Devlete, Devlet de denemeyeceğinden, dolayısıyla Emek ve Özgürlük ittifakının, Milli İttifak içinde yer almaması da ne milli ne de sosyal bir Devlet yapılanmasına yol açamayacaktır. Böylece özgürlük İttifakı adı altında bütün emek Partilerinin, Milli İttifak içinde yer alıyor olması, bir olmazsa olmazdı. Çünkü yeni TBMM yapılanmasında Türkiye Cumhuriyetinin, Atatürk tarafından kurulan – ki ileride İnşallah 61 Anayasası gibi bir anayasayla, Senatosu bile tekrar kurulacak- bir üniter Devlet olduğu, yasal ve keyfi olarak evrensel bölünmezliği, bütün halk katmanları bileşkesinde her şeyden önce ve yeniden perçinlenmeliydi. Bu nedenle de bütün emek ittifakçılarını, ayrıca ve bilhassa kutluyoruz.

 

İsrail Hükümetinin yeni yasa uygulamalarına bakıldığında Türkiye’de tutmayacağı artık Wall Street’in kaldırım taşları tarafından bile anlaşılmış olan diktatörlük oyunlarının, İsrail’de tutmasının hazırlığı içinde olan Amerikalı Siyonistlere; esasen madalya verdiğiniz ve akraba bile olduğunuz bizim Erdoğan’a, vatandaşlık da verin, belki size daha faydalı(!) olur, içeriğinde bir tavsiyede bulunalım. Bakarsınız seçimlere bile gerek kalmadan bizde Hükümet değişir ki çok da muhtemeldir. Ne var ki sonlarının Türkiye’ye benzemesini istemeyen İsrail vatandaşları, kendisinden daha kısa bir sürede kurtulacaklardır nasıl olsa. Yani ne yapsanız nafiledir, en iyisi bırakın bu işleri de önce kendi sağlığınız için, anlamı hak, adalet ve özgürlük olan aklın yoluna dönün biran önce.

 

Zamanında rakibinin sırtını mindere yapıştırmak üzereyken, izahı olmayan bir nedenle kendi sırtını yapıştırarak rakibini tek adam yapan İnce’nin, bunu nasıl ve neden becerdiği hala sorgulanıyor. Buna rağmen aynı rakibi tarafından şimdi de Cumhurbaşkanı adaylığına soyundurulan ince, Bahar seçimini de daha birinci turda açık ara Kılıçdaroğlu’na kaptıracağına rağmen, bunu yapmaması için de birçok etik neden varken, hala bu yarışa devam edecekse, kendisini unutun gitsin. Zira adaylığını çektiğinde CHP Başkanlığının dahi önünün açılabileceğini düşünemeyecek kadar akıl kaybı yaşıyorsa, esasen artık hiçbir işe yaramayacak demektir.

 

Artık ne yapacağını gerçekten bilemez, akil düşünemez hale gelmiş olan Erdoğan, asla yadsımamalıdır ki bir mafya Reisi gibi tehdit etmiş olduğu Akşener’in parti binası, şayet kurşunlanıyorsa ve bu ağır suçun maliyeti tamamen kendisine fatura edilecek olduğundan, biran önce suçluları Adalete teslim etmek zorundadır. Yoksa artık toplum önünde, kendisine kalan izan kırıntısını bile kaybetmiş olacaktır.

 

            Ve sözün özü: MİLLİ İTTİFAK DAHA DA BÜYÜYEREK GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYOR. VATANI VE MİLLETİYLE, EVRENSEL TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNE HAYIRLI OLSUN…

 

Serendip Altındal

 

Özün Kişiliğindir...

Özün Kişiliğinin Aynasıdır (Eski makaleler)

serendipaltindal02.blogspot.com

serendipaltindal94@gmail.com