Atatürk, hem de kendi nedeniyle oluşan ve Bayram
olarak da kabul edilen bir günde başkalarıyla ki Devlet Lideri dahi olsalar asla
mukayese edilmemeleridir. Çünkü Atatürk, kendi özeğini layıkıyla temsil eden
çok özel bir insandı. İktidar döneminde hiçbir Devlet Liderinin ayağına
gitmemiş, sadece karşılıklı centilmence yazışmalarla Devlet ilişkilerini
sürdürmüştür. Birçok Devlet adamı ise saygıyla, kendisini ziyaret etmek üzere ülkesine
gelmişler ve onun tarafından da büyük bir centilmenlikle karşılanmışlardır.
Çünkü
yüz yüze görüşmelerde insan doğası nedeniyle oluşabilecek sürtüşmeleri, atılan
taşları, hiç hak etmediği yapay atıfları, göreli yakıştırmaları kabul edebilecek
bir yapıda değildi. Yoksa aslında kendi ülkesine fayda sağlayabilecek bir antlaşma,
itibar ve görüş mutabakatı daha başlamadan bitebilirdi. Sadece bu neden bile
Rahmetli Atatürk’ün yüceliğine işaret eden en önemli özelliklerden biridir. Bu kadar
dahi olsa, hem de büyük kurtuluş savaşının 19 Mayıs başlangıç gününün anlamını ifade
eden bu tespitleri, elden geldiğince belirtmemek ve bu kutsal tarihi yadsımak hem
büyük Lidere hem de kendi şahsıma büyük ihanet olurdu. Ve insanı insan yapan en
önemli vasfın ‘ahde vefa’ olduğuna şayet inanıyorsak, o zaman nasıl insan
olabilir ve öyle de kalabilirdik.
Türkiye’ye
gitmeyeceğim; ama çözüm olacaktır diyen Biden, komşuda askerini
konuşlandırırken ve bizi bile isyan ettiren sanal harbi Ukrayna’da beslerken, kendi
korkusundan Türkiye’ye tabiatıyla gelemezdi. Yalnız çözümün neyle, nasıl olabileceğinin
şüphesiz ki arife tarifini de yapamazdı. Yine klasik empryalist bir kukla
tiyatrosunun ülkemizde oynanacağını kastetmiştir mutlaka. Yalnız kuklaların
iplerinin yine kendi ellerinde olacağından gerçekten emin midirler bu kadar?
Belki de kuklalar yıllarca uyudukları uykudan tahta Pinokyolar gibi artık
uyanmış ve iplerini kendi ellerine almışlardır artık, kim bilir?
İnönü’nün
CHP’si diyenlere biz de bir hatırlatma yapalım. 2. Dünya Harbinde bile biz
ülkemizde kendi ekmeğimizi yiyorduk ve İnönü’nün Cumhurbaşkanı olduğu ve
üstümüzden vızır vızır savaş uçaklarının geçtiği ve bir kiremitimizin bile kırılmadığı
bu dönemde, 44 yılında ben küçük bir çocukken, gece sirenler öttüğünde, ikamet
ettiğimiz İstanbul-Bakırköy’de perdeleri kapayıp hafif ışıkta oturduğumuzu,
perde arasından karanlık gökyüzünde uçakları görmek için araştırdığımı bile hala
hatırlarım. Oysa bugün bir Ukrayna sürtüşmesinde dahi kullanacak ayçiçeği yağı
bile bulamıyoruz. Diğer yoklarımızdan bahsetmek istemiyorum, siz en iyisi bunun
nedenini ülkenizin Liderine sorun.
Sayın Kılıçdaroğlu’nun, ülkemizin güvensizlik yaratılarak
elimizden alınmakta olduğunu söylemesi; aslında AKP ile başlayan ve 20 yıllık
bir süreye işaret eden çok doğru bir tespittir. Ayrıca alt yapıyı hazırladıktan
(para transferleri) sonra Feto gibi çareyi kaçmakta bulacaklarını daha önce de
defalarca yazmıştım. Yalnız kaçmadan önce açlık sınırının 6 Bin lirayı geçtiği
ve daha da geçeceği ülkede, herhalde varlıksızları varlıklı olanların ümüğünü sıkacak hale
getirerek muhtemel bir iç kavga yaratmak istiyor olmaları, bütün sorunları
kendilerinden sonra gelecek olan Hükümete yıkmak istediklerinin de göstergesidir.
Ne var ki bundan sonra son sözü söyleyecek artık Türk Milleti olacaktır.
Ey insanlar, nasyonal, laik, sosyal, demokrat ve
bağımsız kalabilin ki özgür yaşamınız mümkün olabilsin. Şayet dinsel enternasyonallere
sapar ve bardaklarınızı taşırırsanız, bilin ki Yehova’nız, Got’unuz ve Allah’ınız
ya da ateizminiz sizden alınacak ve Deist olacaksınız. Akıllı olun, ölçülü ve
mütevazi kalın ki en azından inançlarınızla hak, hukuk ve adalet bileşkesinde
bir süre daha yaşayabilesiniz. Sonrasında ise nasılsa zıtlarınızın yeni bir
sentezi, üst seviyede yine kaderiniz olacaktır. Çünkü zaman veya tarih spiral
helozonik sürekli bir devimdir.
Yani tarih veya zaman asla bir tekerrür değildir. Şayet
tanrıyı sembolleştirmek mümkün olsaydı, ilk Türklerin Tengri adlı Güneş tanrısı
tüm sembollerin veya tanrıların en kabul ediliri olmazdı da ne olurdu. Çünkü Güneş
soğurulup karadeliğiyle buluştuğu zaman, biz Dünya insanlarını karanlığa gömecek
olan kıyamet saati de gelmiş olmayacak mı? Ve buna da kim hayır diyebilir ki?
Yandaşlara verilenler ne kadar oldu diye sorgularken,
siz buna ne kadar ortaksınız diye İktidara sorulup, bu durum da belgeleriyle açıklanırsa,
millet aslında kendisi yemeyip kimleri nasıl besleyip şişirdiğini çok daha da
iyi belleyecek ve bu İktidardan neden acilen kurtulmak zorunda olduğunu anlayacaktır.
Ve anlayanlar içinde inanın ki ilk sırayı AKP seçmeni alacaktır. Çünkü en fazla
aldatılanlar kendileri olmuştur aslında.
Bağlamında Miçotakis’i de tanımadığını söyleyen
Erdoğan – öyle ya talimatını Patronu Biden ’den alıyorken onu neden tanısın ki-
neden acaba Ege adalarımızı sorgusuz ve sorumsuzca Yunanistan’a verdi, bugün
artık tamimiyle bir Amerikan toprağı ve üssü olmuş Yunanistan’dan bu sorunun cevabını
almak mümkündür. Hatta senaryo ortağı AKP İktidarını Türkiye’de tutmak için bile
ABD’nin neler yapabileceğine, Yunanistan’la, vaktiyle İngiliz’in yaptığı gibi yine
hangi manivelaları kullanacağına empati oluşturabilirsiniz belki.
Emperyalist için artık denizin bittiği ve son
umutları olarak sevgili Türkiye’mizin çok uluslu bir kampüs Devlet yapılması
istendiği son dönemde; bırakalım ayrı tellerden çalmayı da artık bu son oyuna
odaklanalım. Ortada bunca açık işaret varken, yoksa siz hala alet edildiğiniz
işin farkında değil misiniz?
Serendip Altındal
Özün Kişiliğinin
Aynasıdır (Eski makaleler)
serendipaltindal02.blogspot.com