Blog Arşivi

1 Nisan 2022 Cuma

TOPRAKSIZ..

            


            İktidar başının Türkiye’mizin kaderi olarak vasıflandırdığı genel seçimler, aslında AKP Hükümetinin sonunu işaret ediyorken, yeni İktidarın AKP’nin ölü toprağında, Cumhuriyet Demokrasimizi milli ittifakın güçlendirilmiş meclis sistemiyle tekrar yeşerteceğini de onaylıyor. Öyleyse Türkiye’mizin doğru yola avdeti yeni gündemimiz olacağı için yüreğimiz de ısınmalıdır aynı nedenle.

 

            İstediğiniz kadar malınız, mülkünüz olsun, ki buna tapulu toprağınız da dahildir. Mirascılarınız sizinle birlikte veya daha sonra tükendiği zaman, her şeyiniz hazineye ve dolayısıyla da toprağı işleyecek millete dönecektir nasılsa. İşte bunu da asla unutmadan yaşamalıdır insan milleti. Tabi bunun gerçekleşmesi için de millet denen varlığın önce vatan toprağı ve milli bekası olmalıdır.

 

            Genel seçimlerden önce gereği düşünülüp yeterince yeni manüpilasyon paket yasalarının çıkarılacağı elbette bekleniyordu. Bu yasaların gidici Hükümete ne getireceği hesaplanırken, gerçekte ne getirmeyeceğine sadece sandığın karar vereceği şüphesizki malumunuzdur. Nitekim milli ittifak olasılığının engellenmesi ilk plana alınırken, ölecek olanı biraz daha yaşatmak bağlamında %7 lik bir değişim buna bile yetermi takdir sizindir. Lakin bütün bu uğraşlara hatta muhtemel yeni olacaklara rağmen, milletin AKP alerjisini geçirecek ve oyunu değiştirecek bir ilaç, Saray İktidarının ecza dolabında mevcut değildir ve olamazda.

 

            Fazla ışıldamaktan yaşlı gözle bakan Nebati Efendinin Saraydan beslenen bir lafazanlıkla ve milli Bürokrasiyi bile engelleyerek dış yatırımı teşvik eden beyanları, sanki bugüne kadar oligarşik AKP tayfasının yapmadığı bir şeydi. Sanki dış yatırımları, kendi ellerindeki bürokrasi engelliyordu. Oysa dış yatırım diye ağlayacalarına milli sanayii, tarım ihracatını, hayvancılığı teşvik etseydiler hazine de boşalmaz ve vatandaş da doyardı. Artık 85 milyonun hayır duasına ihtiyaç duyar hale gelen Bahçeliyi, bırakın 85 milyonu, kendi hempalarının hayır duaları bile kurtaramayacaktır. Ve Türkiye Cumhuriyeti siyasasının eski çöplüğüne gidecektir neticede.

 

Elbirliği ile ülkeyi yabancılara sattıkları halde ne hikmetse yatırımcı bulamayanların bu durumun nedenini enine boyuna araştırmaları ve bundan böyle yakında stagflasyona dönüşecek enflasyon kaosunda yaşam savaşı veren vatandaşlarını neyle, nasıl avutabileceklerini de hesap etmelidirler. Ki buna da zamanları ve güçleri kalmadı artık. Çünkü son istasyona geldiklerinden artık tramvaydan inmeleri de gerekecektir. Görünen köyün kılavuz istemediğini de herkes bilir hani.

 

            20 yıldır AKP İktidarıyla beraber Devletin kurumlarını dolayısıyla da itibarını alaşağı edenler ki buna maalesef genel muhalefetin kendini iyi bilen bir kesimi de dahildir. Şimdi de Devletin yok edildiğini söylüyorlar. O halde nerelerdeydiniz Hanımlar, Beyler elbirliği ile Devlet AKP çuvalına sokulurken. Herşey yerle bir olduktan sonra yıkılan taşları yerine koyma imkȃnsızlığını mı hedefliyorsunuz yoksa.

 

            Okurun, öldükten sonra nereye göçeceğini düşündüğünü bilmiyorum; ama bildiğim ya da hepimiz için gözlemlediğim, şayet hayatta doğru yaşanmışsa doğru bir sonla ve doğru yerlere gidileceğidir. Çünkü gerek mantık gerekse de ahlak denen kavram böyle olması gerektiğini anımsatıyor her halükȃrda. Zira Felsefe akıldır. Felsefeyi yok sayan kuşkusuz aklı da yok sayacaktır. Vatansızlar ise topraksızdır. Müstevliden de vatan sahibi ve evladı çıkmaz. Salt mülk sahibi olmak ise asla vatan sahibi bir vatandaş olmakla eşdeğerli değildir. Parayı vatana tercih edenler hep vardır ve daima da olacaktır. Yüce Türk milletinin ise tarihin her döneminde vatanı vardı ve her zaman da olacaktır, çünkü Türkler vatan toprağına anavatan derler, biline. Ki bu da birilerinin kulağına ve burnuna küpe olsun.

 

AKP’nin her geçen gün oy kaybettiği son tarafsız istatistiklerle bile devamlı olarak tescil ediliyor. Bu ise AKP ile yol alışın en ufak bir uzamasının bile ülkemiz için boşuna zaman kaybı olduğunu gösteriyor. Bu nedenle de artık ülkemizi ve milli bekamızı tahrip eden AKP ile her geçen günün bile Türkiye’miz için haram olduğu ve olacağı asla yadsınmamalıdır. Mevcut İktidar, normal seçim beklentilerine göre kendisinin artık sandıktan çıkamayacağını adı gibi biliyor. O halde Erdoğan İktidarına kalan tek çıkar yol, seçim dışında kalan bütün manipülatif oyunlarla İktidarını korumak için, ki yakında Ukrayna’da toplanmış Avrupalı holigan atıkları da bedellerini ödeyip kendi gücü olarak ülkeye yerleştirerek, seçim öncesi bir kaos yaratıp nemalanmayı düşündüğü de anlaşılıyor.

 

Bunun nasıl olacağı ise içimize sokulan yabancılarla bir iç savaş durumu dahil seçimleri lehine dönüştürecek ya da örfi idare ile engelleyecek bir müdahaleyi akla getiriyor maalesef. O halde milletimiz ve tüm vatanseverlerimiz çok dikkatli olmak zorundadırlar. Çünkü Ukrayna konusu Rusya’yı meşgul ederken Türkiye’mizden, çok daha önemli yeni bir Ukrayna yaratmak, emperyalist için de hayati önem kazanıyor. Bu nedenle de Erdoğan’ı şimdi de olduğu gibi destekleyeceklerdir. Garantörlük de bunun belgeselidir. Öyle ya NATO veya USA neden garantör olmuyor da Türkiye’yi ateşe atıyorlar ya da eniştemiz bizi neden öpüyor. Bunu da sorgulamak durumundasınız. Ve öncelikle de Suriyeli talebelerle Üniversitelerde başlatılan, Suriye’de kullanılan dış kaynaklı ÖSO hareketinin de bu amaçla bizde kullanılacağı kesindir ve dikkatle izlenmelidir.

 

İtibarını, kendine yeterliliğini, milli parasının değerini sıfırlayan, Hazineyi borç batağına saplayan, ithalat sanayi oluşturan, etini, sütünü hatta samanını bile ithal ederek, aslında bütün Batı Dünyasını bile doyuracak tarım ve hayvancılık potansiyeline sahip olan koca bir ülkeyi, 20 yılda soyguncuların kara kuruşuna muhtaç hale getiren AKP Başkanı, bedelleri nesiller üzerine vatandaşları borçlandıran yollar, köprüler, hava alanları ve diğer pahalılıktan kullanılamayan tesislerden bahsetmiyorum bile, ki bütün bunları unutuyor ve bugün pahalılık değil, acılardan bahsediyorduk derken de bunu başarı sayıp kendi İktidarına yorumluyor. Oysa Ergenekon dahil bütün karşı senaryolara rağmen hala dimdik ayakta duran ve her saldırganı korkudan titreten ordu-millet olan Türk gücünden bahsetmiyor bile. Burada takdir okura kalmıştır artık.

 

Zelensky denen ülke satıcı USA güdümünde kalıp, paralı asker bozuntusu faşist holiganları boşuna kullanmaya devam ederse bu başıbozukların telef olmasından başka, Rusya ile pozitif bir antlaşma yapma olanaklarını da kaybetmiş olacaktır. Ve bu durumda ise hiç vakit geçirmeden USA’ya sığınmayı da talep etmek zorunda kalacaktır. O halde kendisine, ülkede kalan sağların güvenliğini sağlamak üzere acilen Rusya ile NATO’yu dışarıda bırakan ve istenen bağımsızlıkları kabul eden mealde antlaşma yapması acilen tavsiye edilmelidir. Çünkü Ukrayna’nın başka bir çıkış yolu olmadığından, Arabuluculuğa soyunan Türkiye İktidarının da ülke menfaatleri stratejisine istinaden, acilen bu gerçeği görmesi gerekir. Bir gerçeği daha kabullenmelidir ki o da Rusya’nın, şayet Batılı emperyalist durmak bilmezse, haklı olarak bir nükleer savaşı da gerekirse başlatıp milli bekasını korumak zorunda kalacağıdır.

 

Köy enstitüleri, Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel tarafından 1940 yılında resmen kurulup yönetilen ve Türk ulusunun özünü yansıtan, UNESCO tarafından da bütün dünyaya örnek eğitim modeli olarak gösterilen, gerçek milli okullarımızdı. Köy enstitüleri sistemi aynı zamanda hakiki bir eğitim devrimi ve örnek bir ulusal eğitim modeliydi. Bu okulların emperyalist eliyle ve yurdumuzdaki beslemeleri tarafından neden, niçin kapatıldığını anlamak veya anlatmak için ne arif olmaya ne de sayfalar yazmaya ihtiyaç vardır. Bizim Atatürk Köy Enstitüleri sistemini model almış ve bugün Dünyanın en ideal eğitim sistemine sahip olmuş Finlandiya eğitim modelini anımsayın, neler kaybettiğimizi anlamanıza yetecektir.

 

Şimdi gelelim ana meseleye. Sokağa çıkın ve önünüze gelen ilk vatandaşınıza ki yaşlı genç fark etmez, ‘toprağımıza el koymaya geliyorlarmış, verirmisin’ diye sorun. ‘Ancak ölüm üstüne’ diye cevap veren vatandaşınızdan, gerçek Türk’ün kim olduğunu tanımak düşecektir size yine…

Serendip Altındal

Özün Kişiliğindir...

Serendipaltindal02.blogspot.com

Serendipaltindal.blogspot.com (eski makaleler)

serendipaltindal94@gmail.com