Blog Arşivi

1 Mart 2022 Salı

ARTIK KARAR ZAMANI..


            Düşünmeden ya da derinliği hesap edilmeden yaptığı konuşmalarından birisinde, muhalefete ‘biraz da siz yapın’ uyarısı yaparak, artık seçimlerin daha önce yapılacağı işaretini mi vermişti acaba Erdoğan? Neyi, neyle, nasıl yaptığını, muhalefetin nasıl olsa seçmene açıklayacağının da farkındaydı herhalde. Zamlar ve zam yaftalı vergiler altında, aslında nadasa terk edilmiş tarlaya dönüşmüş olan vatandaşım, esasen kendi derdinin hiçbir açıklamaya gerek duymadığının, herkesten önce ve daha kalitatif belleğinde yerleşmiş olduğunun da nasıl olsa farkındadır.

 

            Pimsiz bomba halini alan Ukrayna da en fazla Suriye'de olduğu gibi konvansiyonel ve kontrollü bir savaş çıkabilir ancak. Ne ki Rusya’nın adeta birilerinin gözüne sokarcasına Ukrayna’yı ilhak edeceğini de düşünüyorum aslında. Lakin buna rağmen ondan bile bir Dünya Harbi asla çıkamaz. Çünkü bunun tazmini herkes için de asla mümkün olamaz. Ve bu konuya da önce bu perspektiften bakılmalı, tutarsız illüzyonlardan da kaçınılmalıdır. Lavrov ‘biz Ukrayna halkının bağımsız olmasını istiyoruz’ derken, diğer emperyalist sömürgeleriyle birlikte bize de iyi anlamamız gereken bir mesaj vermiştir aslında.

 

            Hepimizin aynı gemide olduğunu söyleyen Erdoğan’a; şayet yardıma ihtiyacınız varsa, gerçekten aynı gemide kamara arkadaşı olduğunuz haram yiyicilere önce el açmalısınız, zira bizim artık kendimize bile yardım edecek halimiz kalmadı, diyebilmelidir bizatihi ekmek kuyruğunda olan vatandaşım. Ve buradan çıkan sonuca değinmek gerekirse; şayet 2023 de seçim yapmakta ısrarlıysalar, o zaman seçmen tarafından İktidardan İzmir marşıyla silkelenecek olan AKP Hükümeti, sarınacak kefen bile bulamayacaktır.

 

            Veya akıllarını kullanıp seçimi bu sene içinde yaparlarsa, en azından namazları kılınır hiç olmazsa. Çünkü müstevli ve özüne ihanet içinde olanların sonu hep ve aynı şekilde gelmiştir bu Dünyada. Ve Ademoğlu için esas olansa bu sonun nasıl geleceğidir. Öyleyse yandaşlara şiddetli tavsiyemiz, Reislerinden biran önce ayrılıp onu yalnız bıraksınlar ki sığınacak bir liman ve sarınacak bir kefen bulabilsinler bundan böyle kendi ülkelerinde. Lakin belki de tersi olur ve Reisleri onlardan daha önce davranarak onları yüklü faturalarıyla bir anda kaderlerine terk edebilir, kim bilir.

 

            Bu arada Ukrayna’dan kimse liberal emperyalist bir çıkarım yapmaya kalkmasın. Çünkü yapılacak her türlü çıkarım, sahibine misliyle geri yazılacak bir borca dönüşecektir. Zira Türkiye nasıl Türklerinse, Ukrayna da Ruslarındır ve öyle de kalacaktır. Hatırlatalım ki şayet emperyalist tarafına şirin gözüken yuvarlamalarla, yine ikircikli siyasa şemsiyesini açmaya kalkarsa, şüphesiz ki sonuçta, emperyalistin muhayyel Türkiye Kürdistan'ının da kapısını aralamış olacaktır. Çünkü böyle bir tasarrufla ancak bu sonuca ulaşılır. Hani biz söylemiş olalım da. AKP İktidarı da bütün diğer Hükümetler gibi bütün mevcudiyetini, arkasındaki Türk Milletine borçludur. Hele de aslında sadece kendi seçmenine değil, %80 kadarı çekirdek seçmeni olmayan milliyetçi bir vatandaş topluluğuna karşı da olan yükümlülüğünü asla unutmamalıdır.

 

            Ukrayna’yı kaşıya kaşıya oradan bir Dünya Harbi çıkartmaya çalışanlar, ilk önce de bu harbin faturasını kendilerinin ödeyeceğini ya bilmiyor ya da düşünmek dahi istemiyorlar. Demek ki bunların akıl hastanesinde ve doktor tedavisi altında tutulmaları gerekiyor artık. Halbuki Putin’in ‘biz Ukrayna’yı işgal etmek istemiyoruz’ derken; ama aslında size de göbeğimizin üstünde bir NATO üssü yaratmanıza olur vermek de istemiyoruz, demiş olduğunu da anlamamakta ısrar ediyorlar. Ne ki bütün bu deyişler arasında, hepsinin faturasını, bizatihi günahkârlardan fazla ne yazıktır ki hep günahsız ve mazlum olan insanlar ödemiş ve ödeyeceklerdir demek, herhalde yine en doğrusu olacaktır.

 

            Ve bu gidişle de Siyonist emperyalist, neticede İsrail’in de başını yiyecek ve Musevileri yeniden başlangıç noktalarına geri döndürecektir. Ne var ki her ülkede ve Devletsiz yaşamayı iyi bilen Museviler yine bunu kendilerine fazla dert etmeyeceklerdir. Hele de Exodus perspektifiyle, Kennedy’nin İsrail'e neden Atom bombası vermek istemediğini ve bunu da hayatıyla ödediğini de hiç unutmamak gerekiyorsa.

 

            Peki bütün bu varsıllar bizi nereye götürür. O halde bekleyip görelim. Yalnız bizim konumumuz gereği herkesten daha akıllı olmamız gerekiyor. İşte tam bu nokta da Atatürk’ümüzü, tekrar tekrar nasıl yad etmeyelim. Ki kendi adıma hep haklı çıktığım için, mevcut Hükümet yapısıyla buna asla imkân görülmüyor demek düşüyor bana da  maalesef yine. Ne var ki ilk önce de haklı Montrö anımsatmaları nedeniyle haksız olarak tutuklanan, emekli askerlerimize önce şapka çıkartılmalı ve sonra da serbest bırakılarak kendilerine tazminat ödenmelidir.

 

            28 Şubat 2022 tarihli, 6 Partiden oluşan ve ayrıca bütün Türk Milletini temsil eden milli birlikteliğin, deklare ettiği Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi açıklayan Bilkent Deklarasyonu (48 sayfa), arzu edilen ve olmazsa olmaz anayasal düzenlemelerle, yeni TBMM'yi vatandaşın anlayacağı açıklık, ortaklık, kurucu Anayasaya yakışan bir tutum ve yaklaşımla, beklendiği gibi hukuksal ve tatminkâr bir düzeyde ortaya koydu. Aziz Vatanımız ve milletimize hayırlı olsun. Artık sıra Erdoğan’ın bu deklarasyonu dikkatlice okuyarak ülkede neleri ihmal ettiğini ya da nelere engel olduğunu anlamasına gelmiştir.

 

            İşte sonuç olarak hepimize düşen görev ise; kendi kadrosu yetersiz ve itidal yoksunu olduğu için, acilen muhalefetin akil adamlarından, eski monşerlerinden ve bilhassa da Montrö mağduru emekli askerlerinden oluşan bir acil durum güvenlik Hükümeti kurarak, içinde bulunduğumuz karanlık tünelden çıkmak üzere, idareyi onlara teslim etmesini Erdoğan’a tebliğ etmektir. Ve tek adam Başkanlığını, şimdi bu nedenle kullanması da inanın ki 20 yılda aldığı en akılcı kararı olacaktır.

 

                        Ey benim yüreği alnında çarpan askerim

                        O vakur adımlarınla toprak anayı titret

                        Bekle ki elbet gelecek senin günün yine sabret  

                        Ve ömrüm yeterse o mukaddes günü bende görmek isterim…

 

Serendip Altındal

 

Özün Kişiliğindir...

Serendipaltindal02.blogspot.com

serendipaltindal94@gmail.com