Blog Arşivi

1 Haziran 2023 Perşembe

MAZOİST UYKUYA DEVAM..

             


            Aşağılanıp hakarete uğratılan, özgürlüğü çalınan, hapise atılan, domuz bağlı ve bundan adeta zevk alan, mazoşist bir seçmen kitlesi ve çakma Türk vatandaşı yapılan yabancılar, üstüne de çalınan oylarla, aslında ülkemin çok ihtiyacı olduğu bir seçim süreci, zor kullanılarak böylesi sıkıntılı bir hale getirildi. Oysa ilk turda bütün bu sorunlar biter ve biz bunları söylemiyor olurduk.

 

 Lakin görülüyor ki değişim isteyen seçmenin ikinci tura bıraktığı Erdoğan ivmesiyle, İktidara göbekleriyle bağlı teşkilatların 28 Mayısa kadar ekonomik siyasayı çok daha fazla karıştıran ve sosyal baskı uygulayan manipülasyonları, devam etmiştir. Kılıçdaroğlu ve milli ittifaka daha fazla oy veren Okyanus ötesi ülkelerde yaşayan seçmenlerimize ise sadece 2 günlük seçim süresi tanınması da bu açmazlara ilave edilmelidir. CHP itirazları ile bu durumun düzeltilmesi de bu düşünceyi değiştirmez.

 

Seçim sonunda yapılan genel araştırmalarda tespit edildiğine göre yurdun uzak köşelerindeki ilçelerde yapılan ihlallerle çalınarak şişirilen İktidar oylarına rağmen sadece anakentlerdeki seçmen oylarıyla yine de Kılıçdaroğlu ve milli ittifakın oyları arttırılarak Erdoğan’ın, birinci turda bütün oy hırsızlığına ve yabancı oylara rağmen kazanamaması sağlanmıştır. Bu da seçim güvenliğinin tamamen olmasa da çok önemli bir miktarda sağlanabildiğinin göstergesidir. Buna rağmen aslında açık ara kazandığı bir seçimde Meclis çoğunluğunu yine AKP İktidarına kendi eliyle kaptıran muhalefet, aynanın karşısına geçip akli durumunu sorgulamalıdır. Yine de bütün itiraz mazbataları YSK’na teslim edilmiş ve Cuma gününe kadar itirazların değerlendirilmesi beklenmiştir.

 

Yıllardır Erdoğan ve AKP sini kullanarak, BOP projesi bağlamında ülkemizde Atatürkçülüğü tasfiye etmeye kalkanlar, 14 Mayıs seçimlerinde (Huda Par) gibi ne olduğu belirsiz; ama aslı ilkesiz, anti sosyal, vatansız, çakma ve Vatikan Müslümanı, bir terör grubunu meclise sokmuşlardır. Ve ulus Devletimizi bir eyalet Devleti yapılma bileşkesinde çıtayı bir basamak daha yükseltmişlerdir. Bu arada çakma ilkelerinden bahseden Sinan Oğan denen bir Azerbaycan cambazının, şayet ülkede faytonlar hala kullanılıyor olsaydı, Saray kapısında sadece Saray efradını taşıyan bir faytoncudan başka hiçbir şey olamayacağı da ortaya çıkmıştır.

 

Açık ara kendilerini tamamen yalın ve özgün Kemalist kimliğiyle ifade eden Ümit Özdağ, şüphesiz kendi yorumlarında haklıdır. Ne var ki Milli İttifakın taraflarında da ‘Cehennemin kapaklarını kapatmak istiyoruz’ diyen Zafer Partisinin, şüphesiz ki içinde farklı görüşler barındıran; ama temelinde Kemalist milli dokuyu destekleyen Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığını da tamamen destekleyebilmesi için 7 nci bir ortak olarak diğer ortaklarla da birebir görüşüp ikna olarak, milli mutabakatı imzalamış olmalıdır. Ve elbette ki Ümit Özdağ gibi ne dediğini bilen olgun, milli ve güvenilir bir kişi, acemi oğlan Sinan Oğan gibi elindeki çuvaldızı döndürüp kendi baldırına saplamayacaktır. Anlaşılıyor ki Özdağ açısından ve hatta Milli İttifak içinde temel Kemalist ilkeler bağlamında yeni ve açık bir protokol metni oluşturulması, daha güvenli olacaktır.

 

Bu arada oluşan ana resme de bakıldığında, tek adam rejimi değişse dahi taşların yerli yerine oturmasının yeni bir sürece ihtiyaç duyacağı görülmektedir. Zafer Partisinin Ümit Özdağ liderliğinde Cumhuriyet anayasamızın olmazsa olmaz ilkelerini vurgulayarak yaptığı ve Kılıçdaroğlu’yla birlikte imzaladıkları, milli ittifakın elini daha da güçlendirecek olan protokolü bilhassa kutlar ve yurdumuza hayırlı olmasını dilerim. 14 Mayıs seçiminde sadece anakentlerdeki sandıkların güvenliğine odaklananlar, şayet köy ve mezralardaki sandıklarda yapılan oy hırsızlıklarına engel olabilselerdi, 28 Mayıs yaşanmamış olacaktı.

 

Atatürk’ün ‘Türkiye Türklerindir’ ifadesiyle Kemalizm’in önemini çok daha net ve bir daha anlaşılır yapan aslının yanında, 2 ci tur öncesi Kılıçdaroğlu’nun çok izlenen bir sosyal TV de her seçkide, bilhassa da genç insanların sorularını samimi olarak karşılayarak bütün soruları eksiksiz cevaplaması, Atatürk ilkelerini üstlenen bir siyasi olarak çok daha önemliydi. Bu durum ise karşı Partileri tutan muhalifleri bile kendi yanına çeken bir mıknatıs etkisi yaratmıştı.

 

Hele de Erdoğan’la da toplum önünde karşılıklı bir konuşma yapılabilseydi etki çok daha fazla olacaktı. Ki herhalde AKP tarafı bunu da hesap etmiştir mutlaka. Milli İttifakın bütün olumluluğuna rağmen, İktidarın zor kullanan ve tarafsız olması gerekirken muhalefetin bütün kamu haklarını gasp eden tek taraflı tutumu, milli ittifakın haklı gerekçeli tematiğini bozuk terazi gibi yine de bozdu. Bu seçimde de artık bütün açıklığıyla tekrar ortaya çıktığına göre, zor ancak zorla çözülebilecekti.

 

Yani şayet içimize bir emperyalist çivisi sokulmuşsa bu aynı kalınlıkta bir çivi veya kerpetenle sökülebilecektir ancak. Demokrasi masallarını, bırakın anlamayanlara anlatmayı, dinlemeyi bile bilmeyenlerden kurtulmak için, ülkemizde bir halk Devrimi gerekli olmuştur artık. Veya Sovyetlerin çağdışı kalmış Çarlık Rusya’sından kurtulabildiği gibi de bir halk Devrimi. 5 yıl uzun bir zamandır, kimin ne olacağı bilinemez. Kim bilir daha neler olur neler ki hiç bilinmez. Yalnız asla unutulmaması gereken, Kâinatta sonsuza doğru ilerleyerek değişen zamanla birlikte duruyor gibi görünen her şeyin birlikte değişmekte olduğu ve bu evrensel devinimin eskiye dönüşmeden sonsuza dek ve hep ileriye doğru spiral helezonik değişecek olacağıdır.

 

Bütün iyi niyetimize ve Demokrasi uzlaşımıza rağmen, Milli iradenin henüz elimizde olmadığını gösteren bir seçimi daha arkamızda bıraktık. Bunu oluşturan ve milli müktesebatın dışında kalan nedenleri burada sıralamaya kalkarsak, bize de komplocu diyeceklerdir mutlaka. Yalnız değil 5 sene bu seneyi bile çıkaramayacak olan ve konuşurken bile uyuklamak zorunda kalan Erdoğan’ı, herhalde bir yapay zekâyla yedeklemeyi düşünüyorlar. Ki bunu da yapacak olanın, yanılgısıyla da zirve yapan insanoğlu olduğu hiç akıldan çıkarılmamalıdır. Tıpkı dijital prompterleri söyleme, yapay videoları ise güncel görsele dönüştürdüğü gibi.

 

Başımızı hep yukarıda tutarak ve her şeyin çok iyi olacağını biraz daha ileri bir döneme bırakarak, her okuruma sağlıklı ve esenlikli gelecek günler diliyorum. İstiklal döneminde sevgili Atatürk, bizatihi emperyalist ordular ve Arsenalleriyle başa çıkmıştı. Şimdi koca Türk ulusu, birkaç emperyalist beslemesiyle mi baş edemeyecek yani, hadi canım! Yalnız Cumhuriyet tarihimizde Atatürk ve İnönü’den sonra en büyük Kemalist siyaset adamı ve aslında seçimi de kaybetmemiş olan Kılıçdaroğlu’na gösterilecek ahde vefanın, milli Tarihimizde yer alacak ebedi kaydının bilinciyle, herkese biraz daha sabır temenni ediyorum…

 

Serendip Altındal

 

Özün Kişiliğindir...

Özün Kişiliğinin Aynasıdır (Eski makaleler)

serendipaltindal02.blogspot.com

serendipaltindal94@gmail.com