1.5.2023
2023 yılının Mayıs ayının 14.
gününde seçime giderken, hangi Partiden olursan ol önce çevrene ve birlikte
olduğun insanlara bir bak ki herhalde seçim hakkını kullanacağına göre de aklı
başında bir yaşta olmalısın. Kim ve nerede yaşadığını, yaşamdan neler
beklediğini, kendin ve senden olanlar için kime, neden, niçin inanmak zorunda
olduğunu, geçmişini, geleceğini önce bir düşün. Sonra da lütfen derin bir
diyafram nefesi alarak kendi otokritiğini yap ve aklının sesini dinle, birliğin
dirlik olduğunu benimseyerek, üstüne de oyunu kullan aziz vatandaşım.
Kuvvetle
inanıyorum ki aklın yolunu artık sen de biliyor veya kendi özgüvenini sen de tazelemiş
olacaksın. Ve inan ki bu seni mutlu edecektir. Ayrıca bir başka zevkin de
seçimden sonra 20 yıldır hiç böylesini yaşamadığın 19 Mayıs gençlik Bayramını,
2. Yüzyıl şerefine eski günlerde olduğundan çok daha büyük bit coşkuyla tekrar
yaşayacak olduğundur. Hak, adalet ve demokratik özgürlüğüne 20 yıldır susamış
ve bunları artık daha da kapsamlı nasıl elde edebileceğini bilen seçmenlere, ayni
bağlamda bundan başka şeylerin söylenmesine de gerek kalmıyor. Çünkü AKP çadır
tiyatrosunu ayakta tutan bütün direklerin kırılarak, çadırın üstlerine çökeceği
14 Mayıs gününü, millet ittifakı özlemle bekliyor.
Yalnız
hiç unutulmasın ki 21 yaşındaki AKP Hükümetinin yapay güneşinden; verdiği vaatler
listesi kenarda dahi bekletilse ve milli İttifak gölge Hükümeti bile kursa, ülkemizin
geleceği bileşkesinde çok daha verimli olacaktır. Seçim gösterileri sırasında,
karşısındaki desteksiz sallayarak ‘vur de vuralım vs.’ diyen bir guruba, ‘onun
da zamanı gelecek’ diyen Bay Hulusi’ye ‘acaba kimi korkutabileceğini
düşünüyorsun?’ sorusu daha uygun bir cevap olacaktır. Demek ki salt mekânla yaşayan
Akar, aslında zamanın yaşattığının farkında değilmiş. Çünkü zamanda her şey
gibi her saltanatın da bir sonu olmak zorunluluğu, olmazsa olmazdır.
‘Bana
rey verseniz de vermeseniz de hepinizin hakkını koruyacağım’ diyen Kılıçdaroğlu,
daha ne desin ki. Hele bu dediğini yapacağını da adımız gibi biliyorsak. Ayrıca
kırmızıçizgilerimiz olan Vatanımız ve Bayrağımız bölünemez birliğimizin de garantörüdür.
Ve aynı nedenle de bu seçimin bir vesayeti değil; ama artık kendi kararını
kendisi veren bir düşün seçmeninin kararını yansıtacağı için de atı çoktan
kapmış ve Üsküdar’a çıkmıştır esasen. Yalnız her şeye rağmen 3-5 oy daha fazla çalabilmek
için, milli ittifak ibaresinin seçim pusulalarına konulmaması, 11 ilimizdeki
vatandaşlarımızın budala yerine konularak, kafalarının karıştırılmak
istendiğinin de bir göstergesidir neticede.
Bu
arada Erdoğan’ın, Anayasa Mahkemesinin 61. Kuruluş gününde yapılan siyasi protokolde,
herkesin elini sıkarken Kılıçdaroğlu’nun elini sıkmaması, her fırsatta
tekrarladığı ayrımcılığının en yeni bir tezahürü, aksi beyanlarının da çok açık
bir ikrarıdır. Aynı paralelde İktidarın oy beklemediği Diyarbakır’da acele bir
SS kampı uygulamasıyla, bazı gazeteciler, hukukçular, idari yöneticiler ve
seçim görevlilerinin toplanması, aslında seçimin kaderini asla değiştirmeyecek
bir algı operasyonuydu sadece.
Kılıçdaroğlu,
gençlerle yaptığı bir akşam konuşmasında, Aleviyim betiği ile kendisini ifade
ederken, aslında sadece tam bağımsız özgürlüğünün peşinde koşan çağdaş gençlik
için Aleviliğin, Sünniliğin vs. hiçbir kıymeti harbiyesi olmadığını ya
düşünmedi ya da düşünmek istemedi. Hâlbuki hak ve adaleti yaşamlarının hayat
felsefesi yapmış, güvenilir insanlar topluluğu olan Aleviliği, aşırı bir tevazu
ve yine alevi bir nezaketle dahi özür gibi görmemeliydi. Ayrıca rahmetli Yaşar
Nuri’nin de bir zamanlar ifade ettiği gibi gelecek Dünya insanlığının deist
olacağı gerçeği, aslında yaşam tünelinin diğer ucunda görünen ve kesinlikle ütopya
olmayan Deizmin ışığına doğru da adım adım yaklaşıyor.
Ve
işte o zaman, dinlere de ihtiyaç kalmayacağından, güle güle dindarlar diyecektir
doğru sözlü, güler yüzlü munis adam! Zafer birliktir, sözü süsleyen sazdır,
hele de şölen varsa hepsi bir arada olmalıdır. O halde 15 Mayıs yeni Türkiye şöleninde
hep birlikte buluşmak üzere, esenlikle kalın Sayın okurlar. Ki önümüzdeki bütün
Bayramlarımızı coşkuyla kutlayabilelim. Mesela 1923 yılının 23 Nisanını bir
İstiklal zaferinin üstüne nasıl coşkuyla kutladıysak daha büyük bir coşkuyu
2024 yılının 23 Nisanında da kutlamak istiyorsak, ilk önce de 14 Mayıs
seçiminin galibi olarak Kılıçdaroğlu ve Milli İttifakın zaferini kutlamak
zorunda olduğumuzu asla unutmamalıyız.
Ülkemizde
14 Mayısta yapılacak genel seçimleri, darbe girişimi olarak vasıflandıran, iç
işleri Bakanı olduğu söylenen zat, bu ifadenin kendisi ve Partisi dâhil bütün
bireylerini darbeci olarak tanımladığını, şayet ayık kafayla yapmışsa, acilen
bir ruh hekimine başvurmalıdır. Çünkü bu vatandaş kendi Partisinin Başkanının
dahi Cumhurbaşkanı adayı olarak katıldığı tamamen anayasal bir seçimi darbe
seçimi olarak görüyorsa, durumu gerçekten çok vahimdir. Bitirirken bir şeyi
daha unutmayalım. Bu da milli ittifak içinde ve Kılıçdaroğlu liderliğinde kümelenen
hepsi birbirinden liyakatli bir kadroyu, bir daha bulamayacağınızdır.
Emeğini
kiralamış veya kiralamakta olan bütün Dünya insanlarının, evrensel EMEK
Bayramları kutlu olsun. Ve bu tarihi seçimin hiç unutulmayacak anayasa maddesini
de bilgilerinize sunuyorum:
Madde 101 – (Değişik:
21/1/2017-6771/7 md.)
Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış,
milletvekili seçilme
yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk
tarafından seçilir.
Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki
defa Cumhurbaşkanı
seçilebilir.(T.C. Anayasası)
Serendip Altındal
Özün
Kişiliğinin Aynasıdır (Eski makaleler)
serendipaltindal02.blogspot.com